Dinleyici dostlar, size esenlik olsun.
Ön gördüğü doğruluk yolunu herkesin anlamasını ve bu yola boyun eğmesini isteyen ve O’nun ile sonsuza kadar esenliğe sahip olmasını arzu eden esenlik Rabbi Tanrı’nın adı ile sizleri selamlıyoruz. Doğruluk Yolu adlı programınızı sunmak üzere bugün tekrar sizler ile beraber olabildiğimiz için mutluyuz.
Kutsal Müjde’deki çalışmamızın bu bölümüne kadar, Mesih İsa’nın doğumunu, karakterinin, işlerinin ve öğretişlerinin eşsiz olduklarını gördük.
Bugün, İsa Mesih’in Nikodim’den çok farklı biri ile konuştuğunu işiteceğiz. Nikodim bir Yahudi’ydi. Ancak bu günkü dersimizde göreceğimiz kişi, bir Yahudi değildi. Nikodim bir erkekti; bugün göreceğimiz kişi ise, bir kadın. Nikodim bir din önderiydi, ama bu kadın beş kocası olan büyük bir günahkardı. Bir insanın bakış açısına göre, din önderi olan Nikodim ahlaksız bir kadından daha iyi biriydi. Ancak Tanrı insan gözü ile görmez, çünkü dindar halk ve büyük günahkarlar, yani Adem soyundan gelen herkes eşit şekilde günahın egemenliği altındadır. İşte bu nedenle Adem çocuklarının hepsinin yukardan gelen Güç aracılığı ile yeniden doğmaları gerekir.
Şimdi Müjde kitabına geri dönelim ve İsa’nın Samiriyeli ahlaksız kadın ile yaptığı konuşmaya kulak verelim. Samiriye, Yahudiler’in ülkesindeki Yahuda ve Celile arasındaki kalan bölgeydi. Samiriyelilerin çoğu yabancılardan oluşmaktaydı; Yahudiler onların putperestler olduklarını düşündüklerinden onlar ile iyi geçinmezlerdi. Ama tüm bunlara rağmen İsa Mesih ayırımcılık yapmadı, çünkü Tanrı ayırımcılık yapmaz. İsa, yeni ve saf bir yüreğe sahip olmak isteyen her günahkarı aramak ve kurtarmak için dünyaya geldi. İsa, bu yüzden beş kocası olan Samiriyeli kadın ile konuşmaktan utanç duymadı.
Şimdi Yuhanna Müjdesi’nin dördüncü bölümünde yazılı olanları dinleyelim. Kutsal Yazılar şöyle diyor:
(Yuhanna 4) 4Giderken İsa’nın Samiriye’den geçmesi gerekiyordu. 5Böylece Samiriye’nin Sihar denilen kentine geldi. Burası, Yakup’un kendi oğlu Yusuf’a vermiş olduğu toprağın yakınındaydı. 6Yakup’un kuyusu da oradaydı. İsa, yolculuktan yorulmuş olduğu için kuyunun yanına oturmuştu. Saat on iki sularıydı. 7Samiriyeli bir kadın su çekmeye geldi. İsa, ona, ‘Bana su ver, içeyim’ dedi. 8İsa’nın öğrencileri yiyecek satın almak için kente gitmişlerdi. 9Samiriyeli kadın, ‘Sen bir Yahudi’sin, ben ise Samiriyeli bir kadınım’ dedi. “Nasıl olur da benden su istersin?” Çünkü Yahudilerin Samiriyeliler ile ilişkileri yoktur. 10 İsa kadına şu yanıtı verdi: ‘Eğer sen Tanrı’nın armağanını ve sana, ‘Bana su ver içeyim’ diyenin kim olduğunu bilseydin, sen O’ndan dilerdin, O da sana yaşam suyunu verirdi.’ 11 Kadın, ‘Efendim’ dedi, ‘Su çekecek bir şeyin yok, kuyu da çok derin, yaşam suyunu nereden bulacaksın? 12Sen, bu kuyuyu bize vermiş, kendisi, oğulları ve davarları ondan içmiş olan atamız Yakup’tan daha mı büyüksün?’ 13İsa şöyle yanıt verdi: “Bu sudan her içen yine susayacak. 14Oysa, benim vereceğim sudan içen sonsuza kadar susamaz. Benim vereceğim su, içende sonsuz yaşam için fışkıran bir pınar olacak.” 15 Kadın, ‘Efendim’ dedi, ‘Bu suyu bana ver. Böylece ne susayayım ne de su çekmek için buraya kadar geleyim.’ 16 İsa, ‘Git, kocanı çağır ve buraya gel!’ dedi. 17 Kadın, ‘Kocam yok’ diye yanıtladı. İsa, ‘Kocam yok demekle doğruyu söyledin’ dedi. 18 Beş kocaya vardın. Şimdi birlikte yaşadığın adam kocan değil. Doğruyu söyledin.’ 19 Kadın, ‘Efendim anlıyorum’ dedi, ‘sen bir peygambersin.’ 20 ‘Atalarımız bu dağda tapındılar, ama sizler tapınılması gereken yerin Yeruşalim’de olduğunu söylüyorsunuz.’ 21 İsa ona şöyle dedi: ‘Kadın, bana inan, öyle bir saat geliyor ki, Baba’ya ne bu dağda ne de Yeruşalim’de tapınacaksınız! 22 Siz bilmediğinize tapıyorsunuz, biz bildiğimize tapıyoruz. Çünkü kurtuluş Yahudiler’dendir. 23 Ama içtenlikle tapınanların Baba’ya ruhta ve gerçekte tapınacakları saat geliyor. İşte, o saat şimdidir. Baba da kendisine böyle tapınanları arıyor. 24 Tanrı ruhtur, O’na tapınanlar da ruhta ve gerçekte tapınmalıdırlar.’ 25 Kadın İsa’ya, ‘Mesih denilen meshedilmiş Olan’ın geleceğini biliyorum’ dedi. ‘O gelince bize her şeyi bildirecek.’ 26 İsa, ‘Senin ile konuşan ben, O’yum’ dedi
27Bu sırada İsa’nın öğrencileri geldiler. O’nun bir kadın ile konuşmasına şaştılar. Bununla birlikte hiç biri, ‘Ne istiyorsun?’ ya da ‘O kadın ile neden konuşuyorsun?’ demedi. 28-29Sonra kadın su testisini bırakarak kente gitti ve halka şöyle dedi: “Gelin, yaptığım her şeyi bana söyleyen adamı görün. Acaba Mesih bu mudur?’ 30Halk da kentten çıkıp İsa’ya doğru gelmeye başladı.
39O kentten bir çok Samiriyeli, ‘Yaptığım her şeyi bana söyledi’ diye tanıklık eden kadının sözü üzerine İsa’ya iman etti. 40Samiriyeliler O’na gelip yanlarında kalması için O’na rica ettiler. O da orada iki gün kaldı. 41O’nun sözü üzerine daha bir çokları iman etti. 42Bunlar kadına, ‘Bizim iman etmemizin nedeni artık senin sözlerin değil’ diyorlardı. “Kendimiz işittik. O’nun gerçekten dünyanın Kurtarıcısı olduğunu biliyoruz.”
Samiriyeli kadının öyküsü burada sona eriyor. Bu öykü gerçekten de önemli bir öyküdür, çünkü ahlaksız bir kadının, İsa’nın nasıl Tanrı’nın yeryüzüne gönderdiği Kurtarıcı olduğunu keşfedebildiğini gösterir. Yaptığı keşif, bu kadının yaşamını değiştirdi. Kadın, konuşmanın başlangıcında kendisi ile konuşanın kim olduğunu bilmiyordu. İsa’yı yalnızca diğer Yahudilerden biri olarak gördü. Ama konuşma ilerledikçe İsa, ona bir insanın bilmesinin mümkün olamayacağı bazı şeyler söyledi. Ve bunun üzerine kadın İsa’nın bir peygamber olduğu sonucuna vardı. Ama her şeye rağmen sonunda, kendisi ile konuşan İsa’nın bir peygamberden daha fazlası olduğunu anladı. O, Mesih’ti – hakkında tüm peygamberlerin peygamberlikte bulunduğu dünyanın Kurtarıcısı Mesih!
Kadın bir kez, kuyunun kenarında oturan ve kendisi ile konuşan bu adamın Mesih olduğunun farkına vardığı zaman, su testisini bir kenara bırakıp kente koştu ve halka şunları anlattı: “gelin, yaptığım her şeyi bana söyleyen adamı görün. Bu adam Mesih olabilir mi?”
Bu olaydan sonra halk kentten dışarı çıkıp İsa’nın yanına geldi ve O’ndan bir süre kendileri ile kalmasını istediler. İsa, orada iki gün kaldı ve onlara yeni ve saf bir yüreğe nasıl sahip olabileceklerini ve Tanrı’ya doğru bir şekilde nasıl tapınacaklarını öğretti. Kutsal Yazılar bu konuda şunları yazar:
“O’nun sözü üzerine daha bir çokları iman etti. Bunlar , kadına, ‘Bizim iman etmemizin nedeni artık senin sözlerin değil. Kendimiz işittik. O’nun gerçekten dünyanın Kurtarıcısı olduğunu biliyoruz.” (Yuhanna 4:41, 42)
Şimdi Müjde kitabında devam edelim ve İsa’nın Samiriye’ye yaptığı ziyaretten sonra neler olduğunu birlikte görelim. Herkesin İsa’yı dünyanın Kurtarıcısı olarak kabul etmediğini göreceğiz. Luka Müjdesi’nin dördüncü bölümünde Kutsal Yazılar şöyle der:
(Luka 4) 14İsa Ruh’un gücü ile donanmış olarak Celile’ye döndü. Haber bütün bölgeye yayıldı. 15Oranın havralarında öğretiyor, herkes tarafından övülüyordu. 16-17İsa, büyüdüğü Nasıra kentine geldiği zaman her zaman yaptığı gibi Şabat Günü havraya gitti. Kutsal Yazıları okumak için ayağa kalkınca, O’na peygamber Yeşaya’nın kitabı verildi. Kitabı açarak şu sözlerin yazılı olduğu yeri buldu: 18-19 “Rabbin Ruh’u üzerimdedir. Çünkü O beni yoksullara Müjde’yi iletmek için meshetti. Tutsaklara serbest bırakılacaklarını, körlere gözlerinin açılacağını duyurmak için, ezilenleri özgürlüğe kavuşturmak ve Rabbin lütuf yılını ilan etmek için beni gönderdi. 20Sonra kitabı kapattı, görevliye geri verip oturdu. Havradakilerin hepsi dikkat ile O’na bakıyorlardı. 21İsa, ‘Dinlediğiniz bu Yazı bu gün yerine gelmiştir’ diye konuşmaya başladı.
İsa, söylediği bu sözler ile Kendisinin, peygamber Yeşaya’nın yedi yüz yıl önce hakkında yazmış olduğu Mesih ve Kurtarıcı olduğunu ileri sürmüş oldu. Ancak yine de Nasıra’da yaşayan Yahudiler, aralarında büyümüş olan bu İsa’nın gökyüzünden gönderilen, dünyanın Kurtarıcısı olduğunu kabul edemediler. O’nu küçümseyerek, ‘Yusuf’un oğlu değil mi bu?’ demelerinin nedeni buydu.
Kutsal Yazılar İsa’nın, Nasıra halkını, Tanrı’nın kendileri için gönderdiği Mesih’i küçümsememeleri için onları nasıl uyardığını anlatmaya devam ederler. Ama İsa’nın kendilerini bu konuda uyarması onları daha da çok öfkelendirdi. Kutsal yazılar bu konuda şu bilgileri aktarırlar:
(Luka 4) 28 Havradakiler bu sözleri duydukları zaman öfkeden kudurdular. 29 Ayağa kalkıp İsa’yı kentin dışına kovdular. O’nu uçurumdan aşağı atmak için kentin kurulduğu tepenin yamacına götürdüler. 30 Ama İsa onların arasından geçerek oradan uzaklaştı.
Böylece, Nasıra halkının İsa’yı öldürmek istediğini görüyoruz. O’nu neden öldürmek istediler? O’nu öldürmek istediler, çünkü İsa hakkında tüm peygamberlerin yazmış oldukları Mesih olduğunu iddia etti. “Gerçek, acı biberdir.” (Wolof atasözü: Türkçe karşılığı; “Gerçek, acıdır.”) İsa’nın gerçek ile ilgili sözleri, Nasıra halkını öylesine öfkelendirdi ki, O’nu uçurumdan aşağı atmaya çalıştılar. Ama bunu yapamadılar, çünkü İsa’nın ölmesi için Tanrı tarafından belirlenmiş olan zaman henüz gelmemişti. Wolof bilgeliği şöyle der: “Oduncu, köydeki en önemli ağacı (halın gölgesinde bir araya gelip oturduğu) kesmez.” (Türkçe karşılığı: “altın yumurtlayan tavuk kesilmez.”) Mesih İsa, Tanrı’nın “En Önemli Ağacı’ydı!” İnsanların, Tanrı tarafından dünyanın Yargıcı ve Kurtarıcısı olarak atanan Kişi’yi “kesmek” istemeleri ne kadar büyük bir akılsızlık ve kötülüktü! Daha sonra, insanlar O’nu öldüreceklerdi—ama Tanrı O’nu üç gün sonra ölümden diriltecekti. Bu konu ile ilgili olarak daha ilerdeki bir derste ayrıntılı bilgi edineceğiz.
O zaman şimdi bu günkü dersimizi nasıl özetleyebiliriz? İki grup insan hakkında iki öykü işittik. Her iki grup da İsa’nın Mesih olduğunu iddia ettiğini işitti, ama O’nun bu iddiasına verdikleri karşılıklar çok farklıydılar.
Kısaca özetlemek gerekirse, Samiriye kentinde yaşayan günahkarların İsa’yı gökyüzünden gönderilen Kurtarıcı olarak kabul ettiklerini, ama Nasıra’da yaşayan dindar halkın O’nu reddettiklerini gördük.
Sizin bu konuda düşünceniz nedir? Siz bu iki gruptan hangisine daha çok yakınsınız? İsa’yı Rab ve Kurtarıcıları olarak kabul eden Samiriye halkı gibi mi düşünüyorsunuz? Yoksa onları günahlarından kurtarmak için gökyüzünden gönderilen İsa’nın Mesih olduğuna inanmayı reddeden Nasıra halkına mı benziyorsunuz? İsa’nın, hakkında tüm peygamberlerin yazmış olduğu Kurtarıcı olduğunun farkında mısınız? O’nu Kurtarıcınız olarak kabul ettiniz mi?
Kutsal Yazıların İsa Mesih ile ilgili neler söylediklerine kulak verelim. Kutsal Yazılar şöyle der:
“Işık karanlıkta parlar, karanlık onu alt edemedi (ya da anlamadı). O, dünyadaydı, dünya O’nun aracılığı ile var oldu, ama dünya O’nu tanımadı. Kendi yurduna geldi, ama kendi halkı O’nu kabul etmedi. Kendisini kabul edip adına iman edenlerin hepsine Tanrı’nın çocukları olma hakkını verdi. Onlar, ne kandan, ne beden ne de insan isteğinden doğdular; tersine Tanrı’dan doğdular.” (Yuhanna 1:5, 10-13)
Dinleyici dostumuz, siz Tanrı’dan doğdunuz mu? İsa’ya gerçekten inanıyor musunuz? O’nu Rabbiniz ve Kurtarıcınız olarak kabul ettiniz mi?
Bu günkü programımızı burada sona erdirmemiz gerekiyor. O’nun dünyanın tek gerçek Kurtarıcısı olduğunu herkesin bilebilmesi için İsa’nın göstermiş olduğu belirtileri görmek üzere sizi bir sonraki dersimize katılmaya davet ediyoruz.
Siz, Samiriye halkının İsa ile ilgili şu tanıklığını hatırlarken, Tanrı sizi bereketlesin:
“Bu adam gerçekten dünyanın Kurtarıcısıdır!” (Yuhanna 4:42)