Dinleyici dostlarımız, size esenlik olsun.
Ön gördüğü doğruluk yolunu herkesin anlamasını ve bu yola boyun eğmesini isteyen ve O’nun ile sonsuz bir esenliğe sahip olmasını arzu eden esenlik Rabbi Tanrı’nın adı ile sizleri selamlıyoruz. Doğruluk Yolu adlı programınızı sunmak üzere bugün tekrar sizlerle beraber olabildiğimiz için mutluyuz.
Kutsal Müjde’de (İncil’de) yapmış olduğumuz çalışmanın son dersinde Tanrı’nın, meleğini Filistin ülkesindeki Nasıra kentinde yaşayan Meryem adındaki bir bakireye nasıl gönderdiğini görmüştük. Meleğin bu bakireye görünmesinin amacı, ona şu sözleri bildirmekti: Meryem, Tanrı’nın gücü ve Ruh’u aracılığı ile gebe kalacak, bir oğul doğuracak ve ona İsa adını verecekti. İsa, Rab kurtarır anlamına gelir. Böylece, Tanrı halkının uzun zamandan beri beklemekte olduğu zamanın artık gelmiş olduğunu gördük. Tanrı’nın, Adem ve Havva’nın günah işlemiş olduğu günde vaat etmiş olduğu Kurtarıcı, dünyaya gelmek üzere hazır olarak bir bakirenin rahmindeydi.
Bugünkü programımızın adı, “Mesih doğdu!” İsa Mesih’in nasıl doğduğunu görmek için Müjde’ye dönmeden önce, O’nun doğmuş olduğu zamanı tanımlayalım. Roma İmparatoru (Kralı) Sezar Avgustus, Yahudilerin yaşadığı ülke dahil olmak üzere pek çok ülke üzerinde egemenlik sürüyordu. Ama Roma İmparatorluğu (Krallığı) Tanrı’nın dünyaya Kurtarıcı gönderme planına engel olamayacaktı. Aslında Tanrı, peygamberlerin sözlerini yerine getirmek için Romalıları kullanmayı tasarlamıştı.
Mesih’ten yedi yüz yıl önce gelen peygamber Mika’nın sözlerini hatırlıyor musunuz? Mika, Mesih’in Kral Davut’un kenti olan Beytlehem’de doğacağını bildirdi. Ama İsa’yı dünyaya getirecek olan Meryem Beytlehem’de değil, Nasıra’da yaşıyordu. Nasıra kenti, Beytlehem kentinin yaklaşık yüz elli kilometre kuzeyindeydi. O zaman bu durumda Mesih nasıl Beytlehem’de doğacaktı?
Ah, dostlar! Sizin de bildiğiniz gibi, Rab Tanrı için hiç bir şey zor değildir! O, Tanrı’dır ve yeryüzünde olup biten her konuda son sözü O söyler. O, olacak olan her şeyi önceden bilir. Bugün, Meryem’in doğum yapacağı zaman yaklaştığında, büyük Roma İmparatoru’nun bir nüfus sayımı yapılmasını buyurduğunu okuyacağız. İmparator’un verdiği ferman şöyleydi: “Her kadın ve erkek kaydolmak için atalarının kentine gitsin ve vergi ödesinler!” Bunun anlamı, hem Meryem’in hem de Yusuf’un Beytlehem kentine gitmeleri gerektiğiydi, çünkü her ikisi de Davut’un soyundan geliyorlardı. Şimdi Luka kitabının ikinci bölümüne geri dönelim ve Mesih olan İsa’nın Tanrı’nın uzun zaman önce vaat etmiş olduğu gibi nasıl Beytlehem’de doğduğunu dinleyelim.
Kutsal Yazılar şöyle der:
(Luka 2) 1O günlerde Sezar Avgustus, bütün roma dünyasında bir nüfus sayımının yapılması için buyruk çıkardı. 2Bu ilk sayım, Kirinius’un Suriye Valiliği zamanında yapıldı. 3Herkes yazılmak için kendi kentine gitti. 4Böylece Yusuf da Davut’un soyundan ve torunlarından olduğu için Celile’nin Nasıra kentinden Yahudiye bölgesine, Davut’un kenti Beytlehem’e gitti. 5Orada hamile olan nişanlısı Meryem ile birlikte yazılacaktı. 6-7Onlar oradayken, Meryem’in doğurma vakti geldi ve ilk oğlunu doğurdu. Onu kundağa sarıp bir yemliğe yatırdı. Çünkü handa yer yoktu.
Burada biraz ara vermemiz gerekiyor. Mesih’in doğduğu yerdeki koşulların nasıl olduklarına dikkat ettiniz mi? Mesih bir köylü gibi çok zor koşullar içinde dünyaya geldi. Bir hayvan ahırında doğdu, çünkü Beytlehem’deki handa yer yoktu. Dünyanın Kurtarıcısı ve Yargıcı olacak kişi kötü kokan bir ahırda doğdu. Belki bazılarınız şöyle düşünüyor olabilirsiniz: “Bu, inanılmaz bir durum! Eğer İsa dünyanın Kurtarıcısı ve Adem’in tüm çocuklarını yargılayacak olan Yücelik Rabbi ise, o zaman neden herkesin O’nun kralların Kralı ve rablerin Rabbi olduğunu bilebilmesi için b��yük bir görkem içinde bir sarayda doğmadı?”
Dostlar, şunu hatırlamamız gerekir: “Tanrı’nın düşünceleri insanın düşüncelerinden farklıdır, ve Tanrı’nın yüceliği dünyanın yüceliğinden fraklıdır. Aslında İsa’nın doğumuna elbette büyük bir görkem eşlik ediyordu, ama Adem oğullarının çoğu bunun farkına varmadılar, çünkü Tanrı’nın yüceliği ve dünyanın yüceliği birbirlerinden öylesine farklıdırlar ki.
Bu farklılık konusunda bir örnek verelim: belki büyük ve güzel evlerde yaşayan, pahalı giysiler giyen ve her isteklerini karşılayan hizmetkarları ile lüks bir yaşam süren varlıklı insanlar görmüşsünüzdür. Bu koşullar, dünyanın yüceliğine bir örnek oluştururlar. Ama yine de Tanrı’nın yüceliği, dünyanın yüceliğinden farklıdır. Bu” nedenle Tanrı’nın huzurundan gelen Mesih, refah ve lüks içinde dünyaya gelmedi. O, yoksulların sefaletini ve sıkıntılarını anlamayan zengin kişilerin çoğu gibi değildi. Hayır. Tanrı’nın Adem oğullarını Şeytan’ın ve günahın gücünden kurtarmak için gönderdiği Kişi, çok yoksul koşullar içinde, hatta bir ahırda doğdu. Böylece hiç kimse Mesih’in yalnızca zenginleri kurtarmak için geldiğini ya da yoksulların duygularını anlamadığını söyleyemeyecekti. Tanrı, O’na inanan herkesi – genç ve yaşlı, erkek ve kadın, zengin ve yoksul, özgür ve tutsak – kurtarmak için dünyaya gelen Kurtarıcı’yı tanımasını ister. Kutsal Yazılar bu konuda şöyle yazar: “Rabbimiz İsa Mesih’in lütfunu bilirsiniz. O’nun yoksulluğu ile siz zengin olasınız diye, zengin olduğu halde sizin uğrunuza yoksul oldu! “ (2.Korintliler 8:9) Mesih İsa doğmayı seçen tek kişidir. Ve O, yoksul bir insan olarak doğmayı seçti. (Not: Belki İsa’nın bir hayvan ahırında doğmasının bir başka nedeni de bize O’nun “Tanrı’nın Kuzusu” olduğunu hatırlatmak içindi. Kuzular, ahırlarda doğarlar. 64. derste İsa’nın, “Tanrı Kuzusu” ünvanı hakkında daha çok şey öğreneceğiz.)
Şimdi Mesih’in doğumu ile ilgili öyküsüne devam edelim ve bu öykünün en harika kısmını okuyalım. İsa’nın bir hayvan ahırında doğduğu o gece, Tanrı, meleklerini, Beytlehem çevresindeki tarlalarda sürülerini güden bazı çobanlara gönderdi. Tanrı’nın bu çobanlara Mesih’in doğumu ile ilgili iyi haberi nasıl bildirdiğine kulak verelim.
Kutsal Yazılar bu konuda şunları yazar:
(Luka 2) 8Aynı yörede sürülerinin yanında nöbet tutarak geceyi kırlarda geçiren çobanlar vardı. 9Rabbin bir meleği onlara göründü ve Rabbin görkemi çevrelerini aydınlattı. Büyük bir korkuya kapıldılar. 10Ama melek onlara, ‘Korkmayın’ dedi, ‘Size bütün halkı çok sevindirecek bir haber müjdeliyorum. 11Bugün size Davut’un kentinde bir Kurtarıcı doğdu. Bu, Rab olan Mesih’tir! (Hristo, İbranice’deki Mesih sözcüğünün Grekçe’deki karşılığıdır; Mesh Edilmiş Olan anlamına gelir.) 12İşte size bir işaret: Kundağa sarılmış ve yemlikte yatan bir bebek bulacaksınız.”
13Birdenbire meleğin yanında göksel ordulardan oluşan büyük bir topluluk belirdi. Tanrı’yı överek, 14‘En yücelerde Tanrı’ya yücelik olsun, yeryüzünde O’nun hoşnut kaldığı insanlara esenlik olsun!” dediler.
15Melekler yanlarından ayrılıp göğe çekildikten sonra, çobanlar birbirlerine, ‘Haydi Beytlehem’e gidelim, Rabbin bize bildirdiği bu olayı görelim’ dediler. 16Acele ile gidip Meryem ile Yusuf’u ve yemlikte yatan bebeği buldular. 17Onları görünce, çocuk ile ilgili kendilerine anlatılanları bildirdiler. 18Bunu duyanların hepsi çobanların söylediklerine şaşırıp kaldı. 19Meryem ise, bütün bu sözler üzerinde derin derin düşünerek onları yüreğinde saklıyordu. 20Çobanlar işitip gördüklerinin tümü için Tanrı’yı yüceltip överek geri döndüler. Her şeyi kendilerine anlatıldığı gibi bulmuşlardı. Amin.
Tanrı, Mesih’in doğumu ile ilgili iyi haberi önce kime bildirdi? İyi Haber’i önce Roma İmparatoru’na, zenginlere ya da din önderlerine mi verdi? Hayır. Tanrı, Mesih’in doğumu ile ilgili iyi haberi önce köylülere duyurdu; O’nun gelmesini bekleyen alçakgönüllü çobanlara haber verdi. Çobanlar bebek İsa’yı gördükleri zaman duydukları heyecan ne kadar da büyüktü! Kendilerine ne muhteşem bir ayrıcalık verilmişti! Tüm peygamberlerin hakkında yazmış olduğu Kişi’yi görmüşlerdi: Dünyanın kurtarıcısı Mesih, Tanrı’nın Sonsuz Sözü küçük bir bebeğin minik bedenindeydi!
Müjde’yi okumaya devam edelim ve İsa doğduktan yaklaşık bir yıl sonra neler olduğunu görelim. Biraz önce Tanrı’nın nasıl gökyüzünde beliren Melekleri aracılığı ile Mesih’in doğduğunu bazı köylülere duyurduğunu dinledik. Şimdi de Tanrı’nın Mesih’in doğumunu nasıl bazı yıldızbilimcilere (ya da bilge adamlara/ Wolof dilinde: bilgi ustalarına) gökyüzünde beliren güzel ve büyük bir yıldız aracılığı ile duyurduğunu dinleyeceğiz. Matta Müjdesi’nin ikinci bölümünde yazılı olanlara kulak verelim.
Kutsal Yazılar şöyle diyor:
(Matta 2) 1-2İsa’nın Kral Hirodes devrinde Yahudiye’nin Beytlehem kentinde doğmasından sonra bazı yıldızbilimciler doğudan Yeruşalim’e gelip şöyle dediler: “Yahudiler’in kralı olan çocuk nerede? Doğuda O’nun yıldızını gördük ve O’na tapınmaya geldik. 3Kral Hirodes bunu duyunca kendisi de bütün Yeruşalim halkı da tedirgin oldu. 4Bütün baş kahinleri ve halkın din bilginlerini toplayarak onlara Mesih’in nerede doğacağını sordu. 5‘Yahudiye’nin Beytlehem kentinde’ dediler, ‘çünkü peygamber aracılığı ile şöyle yazılmıştır: 6Ey sen, Yahuda’daki Beytlehem, Yahuda önderleri arasında hiç de en önemsizi değilsin! Çünkü halkım İsrail’i güdecek önder, senden çıkacak!’ 7Bunun üzerine Hirodes yıldızbilimcileri gizlice çağırıp onlardan yıldızın göründüğü anı tam olarak öğrendi. 8‘Gidin, çocuğu dikkatle arayın, bulunca bana haber verin, ben de gelip O’na tapınayım’ diyerek onları Beytlehem’e gönderdi. (Ancak, Kral Hirodes’in yüreğindeki gerçek niyet, çocuğu öldürmekti, çünkü kendisinin dışında hiç kimsenin kral olmasını istemiyordu!)
9Yıldızbilimciler kralı dinledikten sonra yola çıktılar. Doğuda görmüş oldukları yıldız onlara yol gösteriyordu, çocuğun bulunduğu yerin üzerine varınca durdu. 10Yıldızı gördükleri zaman olağanüstü bir sevinç duydular. 11Eve girip çocuğu annesi Meryem ile birlikte yere kapanarak O’na tapındılar. Hazinelerini açıp O’na armağan olarak altın, günnük ve mür sundular. 12Sonra gördükleri bir düşte Hirodes’in yanına dönmemeleri için uyarılınca ülkelerine başka yoldan döndüler.
Mesih’in doğumu ile ilgili öykü kısaca budur. Bugün işittiğimiz tüm bu konular hakkında ne söyleyebiliriz? Kesinlikle emin olarak söyleyeceğimiz bir şey vardır, o da, Mesih olan İsa’nın doğumunun dünya tarihinde eşinin benzerini bulunmadığıdır! Dünyadaki tüm peygamberler, krallar ve insanlar arasında İsa’nın doğduğu gibi dünyaya gelen başka birinin asla bulunmadığıdır!
Dostlar, o zaman tüm bunlar ile ilgili ne söyleyebiliriz? Şunu söyleyebiliriz: Hiç kimse hiç bir zaman bu Adam’ın dünyaya geldiği şekilde dünyaya gelmedi. İsa’nın doğumu eşsizdir! İsa’nın doğumu hiç bir şey ile kıyaslanamaz! O’nu diğer kişiler ile kıyaslamamız mümkün değildir. İsa, bir peygamberden çok daha fazlasıydı. O, tüm peygamberlerin Kendisinden söz ettiği Kişi’dir. O, gökyüzünden gelen Mesih’tir.
Dostlar, eğer İsa yalnızca diğer peygamberlerden biri olsaydı, o zaman Tanrı’nın tüm peygamberleri O doğmadan önce O’nun gelişini neden duyurdular? Melekler O’nun doğumunu kutlamak için gökyüzünden yeryüzüne neden geldiler? Eğer İsa yalnızca diğer peygamberlerden biri olsaydı, Tanrı O’nun doğumunu duyurmak için gökyüzüne neden büyük bir yıldız yerleştirdi? Ve O, hangi nedenden dolayı bir bakireden doğdu? Bu önemli soruların üzerinde özenle düşünün.
Dinlediğiniz için teşekkürler. Bir sonraki derste Tanrı isterse, Mesih olan İsa’nın yeryüzündeki görevine nasıl başladığını göreceğiz.
Siz, meleğin çobanlara verdiği mesaj üzerinde düşünürken Tanrı sizi bereketlesin:
“Korkmayın. Size bütün halkı çok sevindirecek bir haber müjdeliyorum. Bugün size Davut’un kentinde bir Kurtarıcı doğdu. Bu, Rab olan Mesih’tir.” (Luka 2:10, 11)