Size esenlik olsun, dinleyici dostlar.
Ön gördüğü doğruluk yolunu herkesin anlamasını ve bu yola boyun eğmesini isteyen ve O’nun ile sonsuza kadar gerçek esenliğe sahip olmasını arzu eden esenlik Rabbi Tanrı’nın adı ile sizleri selamlıyoruz. Doğruluk Yolu adlı programınızı sunmak üzere bugün tekrar sizler ile beraber olabildiğimiz için mutluyuz.
Son programımızda, Tevrat’ı (Torah), Mezmurlar’ı (Zebur) ve Peygamberlerin Yazılarını içeren Kutsal Yazıların ilk kısmında yaptığımız yolculuğu sona erdirmiştik. Bu ilk kısım İlk Antlaşma olarak adlandırıldığı gibi aynı zamanda Eski Ahit olarak da bilinir. Bugün, Tanrı Sözü’nün Yeni Ahit ya da Yeni Antlaşma olarak adlandırılan ikinci kısmını çalışmaya başlayacağız.
Tanrı, kutsal Kitabını neden İlk Antlaşma (Eski Ahit) ve Yeni Antlaşma (Yeni Ahit) olarak iki kısma ayırdı? Tanrı’nın böyle yapması için pek çok neden vardı. İlk olarak anlamamız gereken şey belki de İlk Antlaşma’da yer alan tüm sözlerin Mesih doğmadan önce, Yeni Antlaşma’da yer alan tüm sözlerin ise Mesih doğduktan sonra yazılmış olmalarıdır. Böylelikle, İlk Antlaşma’da yazan Tanrı peygamberlerinin mesajının şu olduğunu görüyoruz: “Tanrı Mesih’i gönderecek!” Ama Yeni Antlaşma’nın mesajı şudur: “ Tanrı, İlk Antlaşma’da yazan peygamberleri aracılığı ile vaat etmiş olduğu gibi Mesih’i gönderdi!”
İlk Antlaşma ve Yeni antlaşma arasındaki bu önemli farklılık zihinlerinizde netliğe kavuştu mu? Bazı kişiler Kutsal Yazıları bir Eski Antlaşma’ya bir de Yeni Antlaşma’ya sahip olduğu için eleştirirler. Yeni Antlaşma’nın, birileri tarafından peygamberlerin orijinal yazılarını iptal etmek ve yerine bir başka kitap koymak için bulundukları bir girişim anlamına geldiğini düşünürler. Ancak bu iddia elbette doğru değildir. Yeni Antlaşma, yani Yeni Ahit, peygamberlerin İlk Antlaşma’da yazmış olduklarını iptal etmez. İddia edilenin aksine peygamberlerin yazdıklarını onaylar. Yeni Antlaşma, Tanrı’nın, İlk Antlaşma’da yer alan vaatlerini, yine İlk Antlaşma’da peygamberlerin önceden bildirdiklerini ve antlaşmanın sembollerini nasıl yerine getirdiğini gösterir. İlk Antlaşma’da, tüm peygamberlerin verdiği mesaj şudur: “Mesih gelecek! O gelecek! Gelecek!” Yeni Antlaşma kitabının ilettiği mesaj ise şudur: “Mesih geldi! Tüm peygamberlerin söz ettiği ve hakkında yazılar yazdığı Mesih geldi! O geldi!”
Evet, Kutsal Yazılarda bir İlk Antlaşma ve bir de Yeni Antlaşma bulunduğu için sevinç dolu bir yürek ile Tanrı’ya teşekkür etmemiz gerekir. Çünkü bu iki kısımda, Tanrı’nın uzun zaman önce vaat etmiş olduklarını yerine getirdiğini görebiliriz. Tanrı, bize, Tevrat’ta, Mezmurlar’da ve peygamberlerin diğer kitaplarında aynı atalarımıza vaat etmiş olduğu şekilde bir Kurtarıcı göndermiştir. Nasıl bir baobap (Senegal’de en sık rastlanan ağaç) ağacının tohumu, büyüyerek kocaman bir baobap ağacına dönüşürse, aynı şekilde İlk Antlaşma da Yeni Antlaşma’nın içinde olgunluk düzeyine erişir.
Belki biliyor olabilirsiniz, Kutsal Yazıların ikinci kısmı olan Yeni Antlaşma’nın bir başka adı daha vardır. Bu ad, “İncil’dir”. İncil, İyi Haber (Müjde) anlamına gelen Arapça bir sözcüktür. Gerçekten de Müjde kitabının mesajı, harika iyi haberler içerir. Çünkü peygamberlerin duyurduklarını (önceden bildirdiklerini), Mesih’in nasıl tamamladığını (yerine getirdiğini) anlatır. Ve böylece Adem oğullarına Tanrı ile sonsuza kadar sürecek olan bir esenliğin kapısını açar!
Müjde (İncil) kitabı ile ilgili olarak anlamanız gereken şey, bu kitabı Mesih’in Kendisinin yazmadığıdır. Tanrı, nasıl İlk Antlaşma kitabını yazmaları için pek çok kişiyi kullandıysa, aynı şekilde Yeni Antlaşma kitabını yazmaları için de pek çok kişiyi kullanmıştır. Tanrı, yeryüzüne gelen Mesih’in öyküsünü yazmaları için dört adamı kullanmıştır. Bu dört adamın adları, Matta, Markos, Luka ve Yuhanna’dır. Tanrı Mesih’in öyküsünü yazmaları için neden dört kişiye izin verdi? Müjde kitabını yazdırmak için neden yalnızca bir kişi kullanmadı? Nedeni şudur: Tanrı, bize vermek istediği mesajın hiç bir kuşkuya yer vermemesini ve tam güven duyulmasına layık olmasını istedi. Sözünü onaylamak için dört yazar kullandı. Nasıl dört ayaklı bir masa tek ayaklı bir masadan daha sağlam ise, aynı şekilde dört tanık da tek bir tanıktan daha güvenilirdir. Müjde kitabında Mesih ile ilgili yazılmış olan her şeyin kesinlikle gerçek olduğunu bilebilelim diye Tanrı bu gerçeğin yazılması için dört kişiyi görevlendirdi. Tanrı nasıl Sözlerini peygamberlerinin zihinlerine yerleştirdiyse, aynı şekilde Mesih ile aynı dönemde yaşamış olan dört kişiyi de dünyanın Kurtarıcısı ile ilgili görmüş ve duymuş olduklarını yazmaları için yönlendirdi. (Not: Aslında Tanrı, Mesih ile ilgili yazmaları için sekiz kişiye esin verdi. Aynı zamanda Pavlus, Petrus, Yakup ve Yahuda adlı elçilerin yazdıkları mektuplar da İncil’in – Müjde Yazılarının – kapsamındadırlar ve bu elçilerin yazdıkları her şey birbirleri ile mükemmel ve görkemli bir uyum içindedirler!)
Matta, Markos, Luka ve Yuhanna’nın Müjde kutsal kitabını hangi dilde yazdıklarını biliyor musunuz? Grek dilini kullanarak yazdılar. Ama biz Müjde’yi, çoğumuz Grekçe anlamadığımız için İngilizce (Wolof) dilinde okuyoruz. Tanrı’ya bir çok bilim adamının yüreklerine Müjde’yi Grekçe’den İngilizce’ye ve dünyada konuşulan diğer dillerden iki bin tanesine çevirme isteğini koyduğu için teşekkür ediyoruz.
Evet, bazen Müjde kitabına karşı savaşmaya çalışan kişilerin şöyle diyebildiklerini işitiyoruz: “Müjde’ye hiç kimse güvenemez. Çünkü değiştirildi ve bozuldu. İçinde bir çok hata ve çelişki bulunmakta! Sevgili dostlar, kutsal Müjde ile savaşmakta olan biri, Tanrı’nın Kendisi ile savaşmaktadır. “Bir yumurta bir kaya ile güreşmemelidir!” (Wolof atasözü. Türkçe’deki karşılığı: “Sermayen bir yumurta ise taşa çal” – “Bükemeyeceğin eli öp, başına koy”.) Kutsal Yazılar onlara güvenmemize ve itaat etmemize kesinlikle layıktırlar. Tanrı’nın Sözü nasıl Tevrat ve Mezmurlar kitabında mükemmel ise, aynı şekilde Müjde kitabında da mükemmeldir. Kutsal Yazıların değiştirilmeleri imkansızdır! Tanrı yücedir ve sonsuz Sözü’nü koruyacak yeterli güce sahiptir! O, Gerçeğini, bu gerçeği tüm yürekleri ile arayan kişiler için korumuştur. Tanrı’nın yaşayan ve değişmez Sözü’nü bozabilecek güce hiç kimse sahip değildir, olamaz! Tanrı, bu konu ile ilgili olarak Müjde’de şu sözleri ilan eder: “Yer ve gök ortadan kalkacak, ama benim sözlerim asla ortadan kalkmayacaktır.” (Matta 24:35)
O zaman şimdi artık bizim için Müjde kitabında (Yeni Antlaşma) yapacağımız yolculuğa başlama zamanımız geldi. Bir önceki programımızda Mesih’ten dört yüz yıl önce yaşayan peygamber Malaki hakkında okuduk. Malaki’nin zamanını izleyen bu dört yüz yıl boyunca, Tanrı, Yahudiler’e, Tanrı Sözü’nü yazan başka bir peygamber göndermedi. Tanrı neden başka peygamberler göndermedi? Başka peygamberler göndermedi, çünkü İlk Antlaşma kitabı tamamlanmıştı. Tanrı, söylemek istediği her şeyi peygamberler aracılığı ile söylemişti. Tanrı, şimdi Yeni Antlaşma’yı bina edebilmek amacı ile Mesih’i dünyaya göndermek için daha önceden atamış olduğu saati beklemekteydi.
Daha önce Mesih’in gelebilmesi için O’nun önündeki yolu hazırlamak üzere Tanrı’nın bir peygamber göndereceği konusunda Yeşaya ve Malaki adlı peygamberlerin ön bildirilerini okumuştuk. Bu peygamberin kim olduğunu biliyor musunuz? Evet, bu peygamber, Yahya peygamberdi. Yahya’nın babası, Zekeriya idi. Zekeriya, Yeruşalim’deki tapınağın sunağında hayvan kurbanlar sunarak Tanrı’ya ve halka hizmet eden bir kahindi.
Şimdi kutsal Müjde’yi (İncil’i) açalım ve Luka’nın peygamber Yahya’nın doğumu ile ilgili neler yazdığını dinleyelim:
(Luka 1) 5Yahudiye Kralı Hirodes zamanında Aviya bölüğünden Zekeriya adında bir kahin vardı. Harun soyundan gelen karısının adı ise, Elizabet’ti. 6Her ikisi de Tanrı’nın gözünde doğru kişilerdi. Rabbin bütün buyruk ve kurallarına eksiksizce uyarlardı. 7Elizabet kısır olduğu için çocukları olmuyordu. İkisinin de yaşı ilerlemişti.
8Zekeriya, hizmet sırasının kendi bölüğünde olduğu bir gün, Tanrı’nın önünde kahinlik görevini yerine getiriyordu. 9Kahinlik geleneği uyarınca Rabbin Tapınağı’na girip buhur yakma görevi kura ile ona verilmişti. 10Buhur yakma saatinde bütün halk topluluğu dışarıda dua ediyordu. 11 Bu sırada Rabbin bir meleği buhur sunağının sağında durup Zekeriya’ya göründü. 12Zekeriya onu görünce şaşırdı, korkuya kapıldı. 13Melek, ‘Korkma, Zekeriya’ dedi, ‘Duan kabul edildi. Karın Elizabet sana bir oğul doğuracak, adını Yahya koyacaksın. 14Sevinip coşacaksın. Bir çokları da onun doğuna sevinecek. 15O, Rabbin gözünde büyük olacak. Hiç şarap ve içki içmeyecek; daha annesinin rahmindeyken Kutsal Ruh ile dolu olacak. 16İsrail oğullarından bir çoğunu Tanrıları Rabbe döndürecek. 17Babaların yüreklerini çocuklarına döndürmek, söz dinlemeyenleri doğru kişilerin anlayışına yöneltmek ve Rab için hazırlanmış bir halk yetiştirmek üzere, İlyas’ın ruhu ve gücü ile Rabbin önünden gidecektir. 18Zekeriya meleğe, ‘Bundan nasıl emin olabilirim?’ dedi. ‘Çünkü ben yaşlandım, karımın da yaşı ilerledi.’ 19Melek, ona şöyle karşılık verdi: ‘Ben, Tanrı’nın huzurunda duran Cebrail’im. Seninle konuşmak ve bu müjdeyi sana bildirmek için gönderildim.20 İşte, belirlenen zamanda yerine gelecek sözlerime inanmadığın için dilin tutulacak, bunların gerçekleşeceği güne dek konuşamayacaksın.’
21Zekeriya’yı bekleyen halk, onun tapınakta bu kadar uzun süre kalmasına şaştı. 22Zekeriya ise dışarı çıktığında onlar ile konuşamadı. O zaman tapınakta bir görüm gördüğünü anladılar. Kendisi, onlara işaretler yapıyor, ama konuşamıyordu. 23Görev süresi bitince Zekeriya evine döndü. 24Bir süre sonra karısı Elizabet gebe kaldı ve beş ay evine kapandı. 25‘Bunu benim için yapan Rab’dir’ dedi. ‘Bu günlerde benim ile ilgilenerek insanlar arasında utancımı giderdi.’
Tanrı’nın, Zekeriya’ya, nasıl karısının bir erkek çocuk doğuracağını bildirmesi için melek Cebrail’i gönderdiğini görüyoruz. Bu oğul, Mesih’in önündeki yolu hazırlayacak olan büyük bir peygamber olacaktı. Böylece biraz önce okuduğumuz bölümün sonunda Kutsal Yazılar’da söylenenler şunlardır:
(Luka 1) 57Elizabet’in doğurma vakti geldi ve bir oğul doğurdu. 58Komşuları ile akrabaları Rabbin ona ne kadar büyük bir merhamet gösterdiğini duyunca, onun sevincine katıldılar. 59Sekizinci gün çocuğun sünnetine geldiler. Ona babası Zekeriya’nın adını vereceklerdi. 60Ama annesi, ‘Hayır, adı Yahya olacak’ dedi. 61Ona, ‘Akrabalarının arasında bu adı taşıyan kimse yok ki’ dediler. 62Bunun üzerine babasına işaret ile çocuğun adını ne koymak istediğini sordular. 63Zekeriya bir yazı levhası istedi ve, ‘Adı Yahya’dır’ diye yazdı. Herkes şaşakaldı. 64O anda Zekeriya’nın ağzı açıldı, dili çözüldü. Tanrı’yı överek konuşmaya başladı. 65Çevrede oturanların hepsi korkuya kapıldı. Bütün bu olaylar, Yahudiye’nin dağlık bölgesinin her yanında konuşulur oldu. 66Duyan herkes derin derin düşünüyor, ‘Acaba bu çocuk ne olacak?’ diyordu. Çünkü Rab onun ile birlikteydi.
67Çocuğun babası Zekeriya Kutsal Ruh ile dolarak şu peygamberlikte bulundu:68“İsrail’in Tanrısı Rabbe övgüler olsun! Çünkü halkının yardımına gelip onları fidye ile kurtardı. 69-71Eski çağlardan beri kutsal peygamberlerinin ağzından bildirdiği gibi; kulu Davut’un soyundan bizim için güçlü bir Kurtarıcı (bir kurtuluş boynuzu) çıkardı. Düşmanlarımızdan, bizden nefret edenlerin hepsinin elinden kurtuluşumuzu sağladı. 72Böylece atalarımıza merhamet ederek kutsal antlaşmamızı anmış oldu. 73-75Nitekim bizi düşmanlarımızın elinden kurtaracağına ve ömrümüz boyunca kendi önünde kutsallık ve doğruluk içinde, korkusuzca Kendisine tapınmamızı sağlayacağına dair atamız İbrahim’e ant içerek söz vermişti.”
76-77Sen de ey çocuk, Yüceler Yücesi’nin peygamberi diye anılacaksın. Rabbin yollarını hazırlamak üzere önünden gidecek ve O’nun halkına, günahlarının bağışlanması ile kurtulacaklarını bildireceksin. 78-79Çünkü Tanrımızın yüreği merhamet ile doludur. O’nun merhameti sayesinde, Yücelerden doğan Güneş (Mesih) karanlıkta ve ölümün gölgesinde yaşayanlara ışık saçmak ve ayaklarımızı esenlik yoluna yöneltmek üzere yardımımıza gelecektir.
Yahya dünyaya geldikten sonra Zekeriya Tanrı’yı işte böyle övdü. Çünkü Mesih’in doğumunun gerçekleşeceği zamanın geldiğini anladı. Zekeriya’nın oğlu Yahya Mesih değildi, ama Mesih’in yeryüzüne varışını ilan etmek ve O’nun önündeki yolları hazırlamak için Mesih’ten önce gelecek olan haberciydi.
Dinlediğiniz için teşekkürler. Bir sonraki derste, Tanrı’nın Meryem adlı bir bakireye çok önemli bir mesaj iletmesi için meleği Cebrail’i nasıl gönderdiği hakkındaki öyküyü okuyacağız, bu nedenle bir sonraki yayınımızı dinlemenizi rica ediyoruz. Bir sonraki ders, değerli gerçek ile doludur Lütfen bu dersi kaçırmayın!
Siz, Zekeriya’nın şu sözleri üzerinde derin düşünürken Tanrı sizi bereketlesin:
“Rabbe övgüler olsun! Eski çağlardan beri kutsal peygamberlerinin ağzından bildirdiği gibi, kulu Davut’un soyundan bizim için güçlü bir Kurtarıcı çıkardı!” (Luka 1:68-70)