Dinleyici dostlar, size esenlik olsun.
Ön gördüğü doğruluk yolunu herkesin anlamasını ve bu yola boyun eğmesini isteyen ve O’nun ile sonsuza kadar esenliğe sahip olmasını arzu eden esenlik Rabbi Tanrı’nın adı ile sizleri selamlıyoruz. Doğruluk Yolu adlı programınızı sunmak üzere bugün tekrar sizler ile beraber olabildiğimiz için mutluyuz.
Eğer Tanrı size görünse ve “Benden ne istersen dile, dileğini yerine getireceğim” deseydi, Tanrı’dan ne isterdiniz? Uzun bir yaşam? Büyük bir zenginlik? Ün? Ya da başka ne isterdiniz? Tanrı, bir gün Davut oğlu Süleyman’a bir rüya aracılığı ile göründü ve ona şöyle dedi: “Sana ne vermemi istersin?” Süleyman’ın Tanrı’dan ne istediğini biliyor musunuz? Bugün, onun Tanrı’ya nasıl yanıt verdiğini dinleyeceğiz.
Son altı dersimizde, Tanrı’nın peygamberi Davut’un öyküsüne baktık. Mezmurlar kitabında yazdığı bazı ilahileri okuduk. Son dersimizde Mesih’in ellerinin ve ayaklarının Adem oğulları tarafından delineceğine ilişkin Davut tarafından yapılan peygamberliği gördük. Davut aynı zamanda Tanrı’nın Mesih’i ölümden dirilteceğini de bildirdi. Bugünkü dersimizde Davut’un öyküsüne son vererek oğlu Süleyman’ın öyküsüne devam etmeyi planlıyoruz.
1. Krallar kitabının ikinci bölümünde Kutsal Yazılar şöyle der:
(1. Krallar 2) 1Davut’un ölümü yaklaşınca oğlu Süleyman’a şunları söyledi:2 ‘Herkes gibi ben de yakında bu dünyadan ayrılacağım. Güçlü ve kararlı ol. 3Tanrı’n Rabbin verdiği görevleri yerine getir. O’nun yollarında yürü ve Musa’nın Yasası’nda yazıldığı gibi,Tanrı’nın kurallarına buyruklarına, ilkelerine ve öğütlerine uy ki, yaptığın her şeyde ve gittiğin her yerde başarılı olasın. 10Davut ölüp atalarına kavuşunca, kendi adı ile bilinen kentte gömüldü. 11Yedi yıl Hevron’da, otuz üç yıl Yeruşalim’de olmak üzere toplam kırk yıl krallık yaptı. 12Babası Davut’un tahtına geçen Süleyman’ın krallığı çok sağlam temellere oturmuştu.
(1. Krallar 3) 3Süleyman babası Davut’un kurallarına uyarak Rabbe olan sevgisini gösterdi. Ancak hala çeşitli tapınma yerlerinde kurban sunuyor, buhur yakıyordu. 5Rab Tanrı o gece rüyada Süleyman’a görünüp, ‘Sana ne vermemi istersin?’ diye sordu. 7Süleyman, ‘Ya Rab Tanrım! Ben henüz çocuk denecek bir yaşta, yöneticilik nedir bilmezken, bu kulunu babam Davut’un yerine kral atadın. 9Bu yüzden bana öyle sezgi dolu bir yürek ver ki, iyi ile kötüyü ayırt edip halkını yönetebileyim. Başka türlü senin bu büyük halkını kim yönetebilir?’ 10Süleyman’ın bu isteği Rabbi hoşnut etti. 11-12Tanrı, ona şöyle dedi:’Madem kendin için uzun ömür, zenginlik ve düşmanlarının ölümünü istemedin, bunların yerine adil bir yönetim için bilgelik istedin; isteğini yerine getireceğim. Sana öyle bir bilgelik ve sezgi dolu yürek vereceğim ki, benzeri ne senden öncekilerde görüşmüştür, ne de senden sonrakilere görülecektir. 13Sana istemediklerini de vereceğim: Yaşadığın sürece öbür kralların erişemeyeceği bir zenginlik ve onura ulaşacaksın.14 Eğer sen de baban Davut gibi kurallarıma ve buyruklarıma uyup yollarımda yürürsen, sana uzun ömür de vereceğim.’ 15Süleyman uyanınca bunun bir rüya olduğunu anladı. Sonra Yeruşalim’e gitti. Rabbin Antlaşma Sandığı’nın önünde durup yakmalık sunular ve esenlik sunuları sundu. Ayrıca bütün görevlilerine de bir şölen verdi.
16Bir gün iki fahişe gelip kralın önünde durdu. 17Kadınlardan biri krala şöyle dedi:’Efendim, bu kadın ile ben aynı evde kalıyoruz. Birlikte kaldığımız sırada ben bir çocuk doğurdum. 18İki gün sonra da o doğurdu. Evde yalnızdık. İkimizden başka kimse yoktu. 19Bu kadın geceleyin çocuğunun üzerine yattığı için çocuk ölmüş. 20Gece yarısı ben kulun uyurken, kalkıp çocuğumu almış, koynuna yatırmış, kendi ölü çocuğunu da benim koynuma koymuş. 21Sabahleyin oğlumu emzirmek için kalktığımda, onu ölmüş buldum. Ama sabah aydınlığında dikkatle bakınca, onun benim doğurduğum çocuk olmadığını anladım.’ 22Öbür kadın, ‘Hayır, yaşayan çocuk benim! Ölü olan senin!’ diye çıkıştı. Birinci kadın, Hayır! Ölen çocuk senin, yaşayan çocuk benim!’ diye diretti. Kralın önünde böyle tartışıp durdular.
23Kral, “Biri, ‘Yaşayan çocuk benim, ölü olan senin’ diyor, öbürü, ‘24 O halde bana bir kılıç getirin!” dedi. Kılıç getirilince, 25kral, ‘”Yaşayan çocuğu ikiye bölüp yarısını birine yarısını öbürüne verin!” diye buyurdu.
26Yüreği oğlunun acısı ile sızlayan, çocuğun gerçek annesi krala, “Aman efendim, sakın çocuğu öldürmeyin! Ona verin!” dedi. Öbür kadın ise, “Çocuk ne benim ne de senin olsun, onu ikiye bölsünler!” dedi. 27O zaman kral kararını verdi: Sakın çocuğu öldürmeyin. Birinci kadına verin, çünkü gerçek annesi odur.” Kralın verdiği bu kararı duyan bütün İsrailliler hayranlık içinde kaldı. Herkes, adil bir yönetim için Süleyman’ın Tanrı’dan gelen bilgeliğe sahip olduğunu anladı.
(1. Krallar 4) 29Tanrı, Süleyman’a bilgelik, derin bir sezgi, kıyılardaki kum kadar anlayış verdi. 30Süleyman’ın bilgeliği bütün Doğuluların ve Mısırlıların bilgeliğinden daha üstündü. 31O, herkesten daha bilgeydi. Ünü, çevredeki bütün uluslara yayılmıştı. 32Üç bin özdeyişi ve bin beş ezgisi vardı.34 Süleyman’ın bilgeliğini duyan dünyanın bütün kralları ona adamlarını gönderirdi. Bütün uluslardan insanlar gelir, Süleyman’ın bilgece sözlerini dinlerlerdi.
Daha sonra, Kutsal Yazılar Saba Kraliçesinden söz ederler. Saba Kraliçesi, Süleyman’ın derin bilgeliğini ve büyük görkemini duymuştu. Duyduklarının gerçek olup olmadığını anlamak amacı ile Kraliçe Süleyman’ı ziyaret etmek için Yeruşalim’e gitme planları yaptı. Bu kraliçenin yaşadığı ülke, Suudi Arabistan’ın güneyinde bulunan, ve Yeruşalim’den çok uzakta bulunan Saba ülkesiydi. Saba ülkesi bugün Yemen adı ile bilinen ülkeydi. Bu ülke ve Yeruşalim arasındaki uzaklık yaklaşık iki bin kilometreydi. Ama her iki ülke arasındaki bu büyük uzaklık bile Saba Kraliçesinin Süleyman’ı ziyaret etmek üzere yapacağı yolculuk isteğini kıramadı.
Onuncu bölümde Kutsal Yazılar şöyle der:
(1. Krallar 10) 1Saba Kraliçesi, Rabbin adından ötürü Süleyman’ın artan ününü duyunca, onu çetin sorular ile sınamaya geldi. 2Çeşitli baharat, çok miktarda altın ve değerli taşlar ile yüklü büyük bir kervan eşliğinde Yeruşalim’e gelen kraliçe, aklından geçen her şeyi Süleyman ile konuştu. 3Süleyman onun bütün sorularına karşılık verdi. Kralın ona yanıt bulmakta güçlük çektiği hiç bir konu bulunmadı. 4-5Süleyman’ın bilgeliğini, yaptırdığı sarayı, sofrasının zenginliğini, görevlilerinin oturup kalkışını, hizmetkarlarının özel giysileri ile yaptıkları hizmeti, sakilerini ve Rabbin Tapınağında sunduğu yakmalık sunuları gören Saba kraliçesi hayranlık içinde kaldı.
6Krala,”Ülkemdeyken yaptıkların ve bilgeliğin ile ilgili duyduklarım doğruymuş” dedi.” 7Ama gelip kendi gözlerim ile görünceye dek inanmamıştım. Bunların yarısı bile bana anlatılmadı. Bilgeliğin de, zenginliğin de duyduklarımdan kat kat fazla. 8Ne mutlu adamlarına! Ne mutlu sana hizmet eden görevlilere! Çünkü sürekli bilgeliğine tanık oluyorlar. Senden hoşnut kalan, seni İsrail tahtına oturtan Tanrın Rabbe övgüler olsun! RAB, İsrail’e sonsuz sevgi duyduğu için adaleti ve doğruluğu sağlaman amacı ile seni kral yaptı.
Bugün için ayırdığımız okuma bölümü burada sona eriyor. Ama Tanrı Sözü, Saba Kraliçesi hakkında bilgi vermeye devam ediyor. Bu dönemin üzerinden bin yıldan az bir zaman geçti ve Mesih’in de Saba Kraliçesi ve Kral Süleyman hakkında söyleyeceği bir şeyler vardı. Mesih şöyle dedi: “Güney Kraliçesi, yargı günü bu kuşak ile birlikte kalkıp bu kuşağı yargılayacak. Çünkü kraliçe, Süleyman’ın bilgece sözlerini dinlemek için dünyanın ta öbür ucundan gelmişti. Bakın, Süleyman’dan daha üstün olan buradadır.” (Matta 12:42)
Mesih’in ne söylediğini duydunuz mu? Saba Kraliçesi’nin, Süleyman’ın görkemi konusunda yaptığı araştırma Mesih’in görkemini incelemeyi reddeden herkesi yargılayacaktır. Saba Kraliçesi, Süleyman’ın görkemini keşfetmek ve onun bilgece sözlerini dinlemek için elindeki tüm gücü kullandı. Duyduklarının gerçek olup olmadığını öğrenmek için Yeruşalim’e giderek ve Yeruşalim’den geri dönerek dört bin kilometrelik bir yolculuk bile yaptı! Burada, öğrenmemiz gereken önemli bir ders vardır. Gökyüzünden gelen Mesih’in görkem, bilgelik, bilgi ve güç açısından Süleyman’dan çok üstün olduğu kesindir, ama Adem’in çocuklarının çoğu, O’nun görkeminin farkına varmadıkları gibi, gerçeği bilmek için konuyu araştırmaya istek de duymadılar. Mesih’in şu sözleri söylemesinin nedeni işte budur: “Güney Kraliçesi, yargı günü bu kuşak ile birlikte kalkıp bu kuşağı yargılayacak. Çünkü kraliçe, Süleyman’ın bilgece sözlerini dinlemek için dünyanın ta öbür ucundan gelmişti. Bakın, Süleyman’dan daha üstün olan buradadır.” (Matta 12:42)
Bugün bu programı dinlemekte olan sizler, Tanrı’nın göndermiş olduğu Mesih’in yüceliğinin farkında mısınız? Yoksa O’nu peygamberlerin seviyesine mi indiriyorsunuz? Mesih ünvanının ne anlama geldiğini hatırlıyor musunuz? Evet, bu unvan, Tanrı’nın seçtiği Kişi anlamına gelir. Mesih, Tanrı’nın dünyanın Kurtarıcısı ve Yargıcı olarak seçtiği Kişi’dir. Ama una rağmen pek çok insan bu güne kadar Mesih’i önemsememiştir. O’nun kim olduğunu bilmezler, çünkü O’nun hakkında Peygamberlerin Yazılarında bir inceleme yapmamışlardır.
Zamanımız neredeyse bitmek üzere, ama sizler ile vedalaşmadan önce bilmeniz gereken bir şey daha söyleyelim: Kral Süleyman Kutsal Yazıların bir kısmını oluşturan üç harika ve derin anlamlı kitap yazdı. Bu kitapların adları şunlardır: Süleyman’ın Özdeyişleri, Vaiz, Ezgiler Ezgisi. Süleyman da babası Davut gibi, Mezmurların bir kısmına dahil olan bazı ilahiler yazdı. Bugünkü programımıza son verirken, peygamber Süleyman’ın yazmış olduğu Mezmurların yetmiş ikinci bölümünü okumak istiyoruz. Bu ilahide, Süleyman’ın Mesih’in, insanlığı adalet ile yargılamak üzere bir gün yeryüzüne geri döneceğini önceden bildirir. Kral Süleyman’ın, bilgelik ve görkem konusunda kendisinden çok daha üstün olan mükemmel Kral ile ilgili neler yazdıklarını dinleyelim.
Süleyman, Mesih ile ilgili olarak şunları yazdı:
(Mezmur 72) 2Senin halkını doğruluk ile, mazlum kullarını adilce yargılasın! 8Egemenlik sürsün denizden denize, yeryüzünün uçlarına dek. 9Çöl kabileleri diz çöksün önünde, düşmanları toz yalasın. 10Tarşiş’in ve kıyı ülkelerinin kralları ona haraç getirsin. Saba ve Seva kralları ona armağanlar sunsunlar.11 Bütün krallar önünde yere kapansın. Bütün uluslar ona kulluk etsinler. 15Yaşasın kral! 17Kralın adı sonsuza dek yaşasın, güneş durdukça adı var olsun. Onun aracılığı ile insanlar kutsansın. Bütün uluslar, “Ne mutlu O’na!” desinler. 18Rab Tanrı’ya, İsrail’in Tanrısına övgüler olsun! Harikalar yaratan yalnız O’dur. 19Yüce adına sonsuza dek övgüler olsun, bütün yeryüzü O’nun yüceliği ile dolsun! Amin! Amin!
Kral Süleyman sonra, bir gün dünyadaki tüm insanların krallar Kralı ve dünyanın Yargıcı Mesih’e boyun eğeceklerini önceden bildirdi. Tanrı’nın her birimiz için isteği, elbette, O’na bugün boyun eğmemizdir! Sizin durumunuz nedir? Tanrı’ya gerçekten boyun eğdiniz mi? Tanrı’nın gönderdiği ve tekrar göndereceği Mesih’in görkem ve yetkisini fark ediyor musunuz? Yoksa O’nu yalnızca diğer peygamberlerin seviyesinde biri olarak mı görüyorsunuz? Eğer Peygamberlerin Yazılarını araştırmak için zaman ayıracak olursanız, Mesih’in Kurtarıcı ve dünyanın Yargıcı olacağını keşfedeceksiniz; O, tüm peygamberlerin tanıklık ettiği Kişi’dir. Kutsal Yazılar şu sözler ile bu tanıklığı beyan ederler: “Peygamberlerin hepsi O’nun ile ilgili tanıklıkta bulunuyorlar. Şöyle ki, O’na inanan herkesin günahları O’nun adı ile bağışlanır. Peygamberlerin sözlerine inanıyor musunuz?” (Elçilerin İşleri 10:43; 26:27)
Dostlar, dinlediğiniz için teşekkür ederiz. Bir sonraki programda Tanrı isterse, gökyüzünden ateş yağdıran Tanrı peygamberi İlyas hakkında araştırma yapacağız.
Siz, Mesih’in beyan etiği sözler üzerinde dikkatle düşünürken, Tanrı sizi bereketlesin..
“Güney Kraliçesi, yargı günü bu kuşak ile birlikte kalkıp bu kuşağı yargılayacak. Çünkü kraliçe, Süleyman’ın bilgece sözlerini dinlemek için dünyanın ta öbür ucundan gelmişti. Bakın, Süleyman’dan daha üstün olan buradadır.” (Matta 12:42)