Dinleyici dostlar, size esenlik olsun.
Ön gördüğü doğruluk yolunu herkesin anlamasını ve bu yola boyun eğmesini isteyen ve O’nun ile sonsuza kadar esenliğe sahip olmasını arzu eden esenlik Rabbi Tanrı’nın adı ile sizleri selamlıyoruz. Doğruluk Yolu adlı programınızı sunmak üzere bugün tekrar sizler ile beraber olabildiğimiz için mutluyuz.
Son dört derste peygamber Davut’un öyküsünü inceliyoruz. Davut’un bir çoban olduğunu, lir çaldığını, ilahi yazarlığı yaptığını, Tanrı Sözü’nü öğrendiğini, savaşta kahraman olduğunu, ve aynı zamanda İsrail’in kralı ve Tanrı’nın peygamberlerinden biri olduğunu gördük. Son dersimizde, Davut’un bir günahkar olduğunu da öğrendik; Tanrı’nın hiç hoşuna gitmeyen bir şey yaptı. Ama her şeye rağmen aynı zamanda Tanrı’nın Davut’un günahlarını bağışladığını da okuduk, çünkü Davut pişman olmuş bir yürek ile günahlarından gerçekten dönüş yaptı ve dünyadaki tüm insanların günahlarının cezasını çekmek üzere dünyaya gelecek olan Kurtarıcı ile ilgili vaadine inandı.
Bugün Kutsal Yazıların tam orta yerinde bulunan harika kitap üzerinde düşünmeyi planlıyoruz. Bu kitabın adını biliyor musunuz? Evet, bu kitabın adı Mezmurlar (Zebur). Mezmurlar kitabı, yüz elli bölüm ya da ilahi içerir. Tanrı, yüzlerce yıllık bir dönem içinde Musa, Süleyman, Asaf ve Korah’ın oğulları dahil olmak üzere çeşitli peygamberleri Mezmurları yazmaları için kullandı. Ama yine de Davut, diğer peygamberlerden daha çok Mezmur yazdı. Bugün Mezmurlar kitabının ilk iki ilahisine (ya da bölümüne) odaklanacağız.
İlk ilahi bize, dünyada bulunan iki sınıf insandan söz eder: doğruluk yolunda yürüyenler ve kötülük yolunda yürüyenler. İlk Mezmurda şunlar yazılıdır:
(Mezmur 1) 1Ne mutlu o insana ki, kötülerin öğüdü ile yürümez, günahkarların yolunda durmaz. Alaycıların arasında oturmaz. 2Ancak zevkini Rabbin Yasasından alır ve gece gündüz onun üzerinde derin derin düşünür. 3Böylesi akarsu kıyılarına dikilmiş ağaca benzer, meyvesini mevsiminde verir, yaprağı hiç solmaz. Yaptığı her işi başarır.4 Kötüler böyle değil, rüzgarın savurduğu saman çöpüne benzerler.
5Bu yüzden yargılanınca aklanamaz, doğrular topluluğunda yer bulamaz günahkarlar.6 Çünkü Rab doğruların yolunu gözetir, kötülerin yolu ise ölüme götürür.
Bu mezmurda, bereketlenenlerin yolunu ve mahvolmakta olanların yolunu görüyoruz. Herkes bereketlenmek ister. Mahvolmayı hiç kimse istemez. Tanrı herkesin bereketlenmesini ister. Ama bunun için Tanrı’nın ön gördüğü bereket yolundan yürümeniz gerekir. Bereket yolu nedir? Mezmurların bu ilk iki ilahisi bereket yolunu iki düşünce ile özetler: Birinci düşünce, Tanrı’nın Sözü ile alay edenlerin yolunu izlemeyin. İkinci düşünce, Tanrı’nın ön gördüğü kurtuluş yolunu anlama, ona inanma ve onu kabul etme hedefi ile Tanrı’nın Sözü üzerinde derin derin düşünün.
Eğer Tanrı’nın doğruluk yoluna inanır ve onu izlerseniz, Kutsal Yazılar, sizin akarsu kıyılarına dikilmiş ağaçlara benzeyeceğinizi söylerler. Yaşamınız Tanrı’nın Kendisinde temellenecek, sevgi, sevinç ve esenlik gibi meyveleri mevsiminde vereceksiniz. Ama eğer Tanrı’nın doğruluk yolunu izlemezseniz, rüzgarın savurduğu saman çöpüne benzeyerek savrulacaksınız.
Şimdi Mezmurlardaki ikinci ilahiye geçelim. Bu bölümde Tanrı, Davut’a, dünyaya gelecek olan Kurtarıcı hakkında yazması için esin verdi. Tanrı’nın bize peygamberi Davut’un kalemi aracılığı ile verdiği mesajı dikkatle dinleyelim. Kutsal Yazılar şöyle der:
(Mezmur 2) 1Nedir uluslar arasındaki bu kargaşa? Neden boş düzenler kurar bu halklar? 2Dünyanın kralları saf bağlıyor, hükümdarlar birleşiyor Rabbe ve meshettiği krala karşı. 3‘Koparalım onların kayışlarını’ diyorlar,’Atalım üzerimizden bağlarını.’ 4Göklerde oturan Rab gülüyor, onlar ile eğleniyor. 5Sonra öfke ile uyarıyor onları. Gazabı ile dehşete düşürüyor 6ve ‘Ben kralımı kutsal dağım Siyon’a oturttum’ diyor. 7Rabbin bildirisini ilan edeceğim; Bana ‘Sen benim oğlumsun’ dedi, ‘Bugün ben sana baba oldum. 8Dile benden, miras olarak sana ulusları, mülk olarak yeryüzünün dört bucağını vereyim. 9Demir çomak ile kıracaksın onları, çömlek gibi parçalayacaksın.’ 10Ey krallar, akıllı olun! Ey dünya önderleri, ders alın! 11Rabbe korku ile hizmet edin, titreyerek sevinin. 12Oğlu öpün ki öfkelenmesin, yoksa izlediğiniz yolda mahvolursunuz. Çünkü öfkesi bir anda alevleniverir, ne mutlu O’na sığınanlara!’
Rab Tanrı’nın Mezmurların ikinci bölümünde neyi ilan ettiğini anlıyor musunuz? Bu nokta çok önemlidir! Tanrı, bu ilahide, Adem’in çocuklarına kurtuluş getirmek için dünyaya gelecek olan Kurtarıcının üç harika adını duyuruyor. Bu üç adı duydunuz mu? Mesih, Kral ve Oğul. Tanrı’nın, dünyanın Kurtarıcısına işaret ettiği bu üç ad hakkında biraz düşünelim.
“Nedir uluslar arasındaki bu kargaşa? Neden boş düzenler kurar bu halklar? Dünyanın kraları saf bağlıyor, hükümdarlar birleşiyor Rabbe ve meshettiği krala karşı. ‘Koparalım onların kayışlarını’ diyorlar, ‘Atalım üzerlerimizden bağlarını’.” (Mezmur 2:1-3)
Dünya halkları Tanrı’nın gönderdiği Mesih’i kabul etmeyi neden reddedeceklerdi? Dünya halkları Mesih’i reddedeceklerdi, çünkü O, günah ile lekelenmemiş kutsal bir kişi olacaktı ve Kutsal Yazılar bize “kötülük yapan herkesin ışıktan nefret etiğini ve yaptıkları açığa çıkmasın diye ışığa yaklaşmadığını” bildirirler. (Yuhanna 3:20) Böylece Tanrı dünyanın Kurtarıcısı ve Yargıcı olarak seçmiş olduğu kutsal İnsanı mahvetmeyi denemek için Yahudilerin ve dünya uluslarının nasıl birlikte işbirliği yapacaklarını bu ayetlerde önceden bildiriyordu. Ama Tanrı, kötü insanların yapmaya çalışacakları her şeyden haberdardı. Tanrı, insanların kötü planlarını Kendisinin günahkarları kurtarmak için yaptığı adil planını yerine getirmek için kullanmayı tasarladı. Okuduğumuz şu satırların yazılış nedenleri budur: “Göklerde oturan Rab gülüyor, onlar ile eğleniyor.” (Mezmur 2:4)Bu bölümde Tanrı’nın, Kurtarıcıya verdiği ilk adın Mesih olduğunu görüyoruz. İbranice Mesih sözcüğünün Grekçe Hristos sözcüğü ile aynı anlamı taşıdığını bilmek sizin için ilginç olabilir. Her ikisi de “Tanrı’nın seçmiş olduğu Kişi” anlamına gelir.
Şimdi ikinci Mezmura geri dönelim. Yedinci ayette Mesih’in şöyle dediğini okuduk: “Rabbin bildirisini ilan edeceğim: Bana, ‘Sen benim oğlumsun’ dedi, ‘Bugün ben sana baba oldum.’ (Mezmur 2:7) Rabbin, Mesih’e ne söylediğini işittiniz mi? “Sen benim oğlumsun .. ben sana baba oldum.” Tanrı’nın, Mesih’e neden “Oğlum” dediğini biliyor musunuz? Bu adın ne anlama geldiğini biliyor musunuz? Hepinizin bu adın ne anlama gelmediğini bildiğinizi umuyoruz. Tanrı’nın, bir çocuk sahibi olmak için bir eş aldığı anlamına gelmez. Asla! Böyle bir düşünce küfürdür! Tanrı ruhtur ve bir insanın sahip olduğu şekilde bir oğula sahip olmaz.
O zaman Tanrı Mesih’e neden, ‘Sen benim oğlumsun’ dedi? Tanrı’ya teşekkür edebiliriz, çünkü Rab Tanrı’nın Kendisi bize bunun nedenini söyledi. Bugün bu konunun ayrıntılarına inecek kadar zamanımız yok, ama size Peygamberlerin Yazılarından Tanrı’nın, Mesih’i neden Oğlu olarak adlandırdığına dair üç neden (düşünce) verebiliriz.
Birincisi, Tanrı’nın, Mesih’i Oğlu olarak adlandırdığını bilmeniz gerekir, çünkü Mesih yukardan; göklerden geldi. Peygamberlerin Yazılarına inanan herkes, Mesih’in bir insandan değil, Tanrı’dan geldiğini bilir. Bildiğiniz gibi, Mesih’in yersel bir babası yoktu. Yersel var oluşu Davut’un soyu aracılığı ile oldu, çünkü Mesih, kral Davut’un akrabası olan bakire bir kadından doğdu. Ama Mesih, Baba tarafından eşsiz bir şekilde Tanrı’nın Ruhu’ndan geliyordu. Tanrı bu nedenle O’na bu sözleri söyleyebildi: Sen benim oğlumsun. Bugün ben sana baba oldum!
İkinci neden: Tanrı, Mesih’i Oğlu olarak adlandırdı, çünkü Kutsal Yazılar Tanrı’nın ve Mesih’in aynı kutsal karakteri paylaştıklarını yazarlar. Baba nasılsa, Oğul da aynıdır. Vaat edilen Kurtarıcının, aynı Tanrı gibi saf ve kutsal olması gerekiyordu. Bu konuya şimdi devam edemiyoruz, ama Müjde (İncil) kayıtlarına geldiğimiz zaman, Mesih’in Adem’in çocukları gibi günah ile lekelenmemiş olduğunu göreceğiz. Görmüş olduğumuz gibi, peygamberlerin en büyüğü bile günah işledi. Ama Mesih hiç bir zaman günah işlemedi! O, her zaman Tanrı’nın isteğini yerine getirdi. Mesih’in günahsız olması gerekliydi, çünkü dünyaya günahkarları günahlarından kurtarmak için geldi. Büyük borçları olan kişiler diğer insanların borçlarını ödeyebilirler mi? Hayır, ödeyemezler! Kutsal Yazılar, O’nun, “kutsal, suçsuz, lekesiz, günahkarlardan ayrılmış ve göklerden daha yücelere çıkarılmış” olduğunu yazarlar (İbraniler 7:26) Evet, Kurtarıcı, O’nu gönderen Tanrı gibi kutsaldı.
Üçüncü: Tanrı, bu nedenle O’nu Oğlu olarak adlandırmaktan utanmadı. Daha önce İbrahim’e “Tanrı’nın dostu” dendiğini gördük. Peygamber Musa, “Tanrı adamı” olarak adlandırıldı. Tanrı Davut hakkında şöyle konuştu: “Kendi yüreğime göre bir adam buldum.” Ancak Tanrı, hangi peygambere, ‘Sen benim oğlumsun. Bugün ben sana baba oldum’ dedi? Böyle bir ad yalnızca Mesih’e verilebilirdi, çünkü yukardan gelen tek Kişi, bir bakireden doğan ve günah tarafından lekelenmemiş olan Mesih’ti.
Bugün, programımızı dinlemekte olan siz, Tanrı’nın, Oğlu olarak adlandırdığı Kral’ı, Mesih’i tanıyor musunuz? Tanrı, herkesin O’nu tanımasını, O’na inanmasını ve O’nu kabul etmesini ister. Peygamber Davut’un bu bölümü şu sözler ile bitirmesinin nedeni budur:
“Bu nedenle, ey krallar, akıllı olun; ders alın. Rabbe korku ile hizmet edin, titreyerek sevinin. Oğul’u öpün ki, öfkelenmesin, yoksa izlediğiniz yolda mahvolursunuz, çünkü öfkesi bir anda alevleniverir. Ne mutlu O’na sığınanlara!” (Mezmur 2:10-12)
Bugünkü programımıza burada son vermemiz gerekiyor. Bir sonraki derste Tanrı’nın isteği ile peygamber Davut’un Mezmurlar kitabında yazdığı bir başka büyük ilahi üzerinde derin derin düşüneceğiz.
Siz, peygamber Davut’un Mezmurlardaki sözleri üzerinde ciddi bir şekilde düşünürken Tanrı sizi bereketlesin.
“Akıllı olun; ders alın. … Rabbe korku ile hizmet edin ve titreyerek sevinin. Oğul’u öpün ki, öfkelenmesin, yoksa izlediğiniz yolda mahvolursunuz, çünkü öfkesi bir anda alevleniverir. Ne mutlu O’na sığınanlara!” (Mezmur 2: 10-12)