Dinleyici dostlar, size esenlik olsun.
Ön gördüğü doğruluk yolunu herkesin anlamasını ve bu yola boyun eğmesini isteyen ve O’nun ile sonsuza kadar gerçek esenliğe sahip olmasını arzulayan esenlik Rabbi Tanrı’nın adı ile sizleri selamlıyoruz. Tanrı’nın peygamberlerinin öykülerini birer birer sıraladığımız Doğruluk Yolu adlı programınızı sunmak üzere bugün tekrar sizler ile beraber olduğumuz için mutluyuz. Tevrat olarak adlandırılan Tanrı Sözü’nün ilk kitabını okumaya devam ediyoruz.
Son dersimizde, İbrahim’in torunu olan Tanrı peygamberi Yakup hakkında bilgi edindik. Tanrı’nın Yakup’a nasıl İsrail adını verdiğini gördük. Yakup aldatan anlamına gelir, ama İsrail’in anlamı Tanrı ile egemenlik süren’dir. Şimdi Yakup’un iki adı vardı: Yakup ve İsrail. İsrail, aynı zamanda Tanrı’nın İbrahim, İshak ve Yakup’un soyundan meydana getirmeyi vaat etmiş olduğu yeni ulusun da adıydı. Yakup’un on iki oğlu vardı. Bu on iki oğuldan İsrail – Kurtarıcı’nın geleceği ulus – meydana geldi.
Yakup’un on iki oğlunun adlarını biliyor musunuz? Ruben, Şimon, Levi, Yahuda, Zevulun, İssakar, Dan, Gad, Aşer, Naftali, Yusuf ve Benyamin. Bugün Yakup’un oğulları hakkındaki çekici öyküyü okumaya başlıyoruz.. Özellikle Yakup’un on birinci oğlu olan Yusuf’un harika öyküsü üzerinde duracağız:
Tevrat’ın Yaratılış kitabının otuz yedinci bölümünü okuyoruz. Kutsal Yazılar şöyle der:
(Yaratılış 37) 2 Yakup soyunun öyküsü. Yusuf on yedi yaşında bir gençti. Babasının karıları Bilha ve Zilpa’dan olan üvey kardeşleri ile birlikte sürü güdüyordu. Kardeşlerinin yaptıkları kötülükleri babasına ulaştırırdı. 3İsrail, Yusuf’u öbür oğullarının hepsinden daha çok severdi. Çünkü Yusuf onun yaşlılığında doğmuştu. Yusuf’a uzun, renkli bir giysi yaptırmıştı. 4Yusuf’un kardeşleri babalarının onu kendilerinden çok sevdiğini görünce, ondan nefret ettiler. Yusuf’a tatlı söz söylemez oldular.
5Yusuf bir düş gördü. Bunu kardeşlerine anlatınca, ondan daha çok nefret ettiler. 6Yusuf, ‘Lütfen gördüğüm düşü dinleyin’ dedi, 7‘Tarlada demet bağlıyorduk. Ansızın benim demetim kalkıp dikildi. Sizinkilerse, çevresine toplanıp eğildiler.”8Kardeşleri, ‘Başımıza kral mı olacaksın? Bizi sen mi yöneteceksin?’ dediler. Düşlerinden ve söylediklerinden ötürü ondan büsbütün nefret ettiler. 9Yusuf bir düş daha görüp kardeşlerine anlattı. “Dinleyin, bir düş daha gördüm’ dedi, ‘Güneş, ay ve on bir yıldız önümde eğildiler.’ 10Yusuf, babası ile kardeşlerine bu düşü anlatınca, babası onu azarladı: ‘Ne biçim düş bu?’ dedi, ‘Ben, annen, kardeşlerin gelip önünde yere mi eğileceğiz yani?’ 11Kardeşleri Yusuf’u kıskanıyorlardı, ama bu olay babasının aklına takılı kaldı.
12Bir gün Yusuf’un kardeşleri babalarının sürüsünü gütmek için Şekem’e gittiler. 13İsrail Yusuf’a, ‘Kardeşlerin Şekem’de sürü güdüyorlar’ dedi, ‘Gel seni de onların yanına göndereyim.’ Yusuf, ‘Hazırım’ diye yanıtladı. 14Babası, ‘Git, kardeşlerine ve sürüye bak’ dedi, ‘Her şey yolunda mı, değil mi bana haber getir.’ Böylece onu Hevron Vadisi’nden gönderdi. Yusuf Şekem’e vardı. 15Kırda dolaşırken bir adam onu görüp, ‘Ne arıyorsun?’ diye sordu. 16Yusuf, ‘Kardeşlerimi arıyorum’ diye yanıtladı, ‘Buralarda sürü güdüyorlar. Nerede olduklarını biliyor musun?’ 17Adam, ‘Buradan ayrıldılar’ dedi, ‘Dotan’a gidelim’ dediklerini duydum.’ Böylece Yusuf kardeşlerinin peşinden gitti ve Dotan’da onları buldu. 18Kardeşleri onu uzaktan gördüler. Yusuf yanlarına varmadan, onu öldürmek için düzen kurdular. 19Birbirlerine, ���İşte düş hastası geliyor!’ dediler, 20‘Hadi onu öldürüp kuyulardan birine atalım. Yabanıl bir hayvan yedi deriz. Bakalım o zaman düşleri ne olacak?’21Ruben bunu duyunca Yusuf’u kurtarmaya çalıştı, ‘Canına kıymayın’ dedi, 22‘Kan dökmeyin, onu şu ıssız yerdeki kuyuya atın, ama kendisine dokunmayın.’ Amacı, Yusuf’u kurtarıp babasına geri götürmekti.
23Yusuf yanlarına varınca, kardeşleri sırtındaki uzun renkli giysiyi çekip çıkardılar 24ve onu susuz boş bir kuyuya attılar. 25Yemek yemek için oturduklarında, Gilat yönünden bir İsmaili kervanının geldiğini gördüler. Develeri, kitre, pelesenk, laden yüklüydü. Mısır’a gidiyorlardı. 26Yahuda, kardeşlerine, ‘Kardeşimizi öldürür, suçumuzu gizlersek ne kazanırız?’ dedi,27’Gelin onu İsmaililer’e satalım. Böylece canına dokunmamış oluruz. Çünkü o kardeşimizdir, aynı kanı taşıyoruz.’ Kardeşleri kabul ettiler. 28Midyanlı tüccarlar oradan geçerken, kardeşleri Yusuf’u kuyudan çekip çıkardılar, yirmi gümüşe İsmaililere sattılar. İsmaililer Yusuf’u Mısır’a götürdüler.
29Kuyuya geri dönen Ruben, Yusuf’u orada göremeyince, üzüntüden giysilerini yırttı. 30Kardeşlerinin yanı sıra gidip, ‘Çocuk orada yok’ dedi, ‘Ne yapacağım şimdi ben?’ 31Bunun üzerine bir teke keserek, Yusuf’un renkli uzun giysisini kana buladılar. 32Giysiyi babalarına götürerek, ‘Bunu bulduk’ dediler,’Bak bakalım, oğlunun mu, değil mi?’ 33Yakup giysiyi tanıdı, ‘Evet, bu, oğlumun giysisi’ dedi, ‘Onu yabanıl bir hayvan yemiş olmalı. Yusuf’u parçalamış olsa gerek.’ 34Yakup üzüntüden giysilerini yırttı, beline çul sardı, oğlu için uzun süre yas tuttu. 35Bütün oğulları, kızları onu avutmaya çalıştılarsa da, o avunmak istemedi. ‘Oğlumun yanına, ölüler diyarına yas tutarak gideceğim’ diyerek oğlu için ağlamaya devam etti.
(Yaratılış 39) 1 İsmaililer Yusuf’u Mısır’a götürmüştü. Firavunun görevlisi, muhafız birliği komutanı Mısırlı Potifar onu İsmaililerden satın almıştı. 2Rab, Yusuf ile birlikteydi. Ve onu başarılı kılıyordu. Yusuf M ısırlı efendisinin evinde kalıyordu. 3Efendisi RAB’bin Yusuf ile birlikte olduğunu yaptığı her işte onu başarılı kıldığını gördü. 4Yusuf’tan hoşnut kalarak onu özel hizmetine aldı. Evinin ve sahip olduğu her şeyin sorumluluğunu ona verdi. 5Yusuf’u evinin ve sahip olduğu her şeyin sorumlusu atadığı andan itibaren RAB Yusuf sayesinde Potifar’ın evini kutsadı. Evini, tarlasını, kendisine ait her şeyi bereketli kıldı. 6Potifar sahip olduğu her şeyin sorumluluğunu Yusuf’a verdi; yediği yemek dışında hiç bir şey ile ilgilenmedi. Yusuf güzel yapılı, yakışıklıydı. 7Bir süre sonra efendisinin karısı ona göz koyarak, ‘Benimle yat’ dedi. 8Ama Yusuf reddetti. ‘Ben burada olduğum için efendim evdeki hiç bir şey ile ilgilenme gereğini duymuyor’ dedi, ‘Sahip olduğu her şeyin yönetimini bana verdi. 9Bu evde ben de onun kadar yetkiliyim. Senin dışında hiç bir şeyi benden esirgemedi. Sen onun karısısın. Nasıl böyle bir kötülük yapar, Tanrı’ya karşı günah işlerim?’ 10Potifar’ın karısı her gün kendisi ile yatması ya da birlikte olması için direttiyse de, Yusuf onun isteğini kabul etmedi.
11Bir gün Yusuf olağan işlerini yapmak üzere eve gitti. İçerde ev halkından hiç kimse yoktu. 12Potifar’ın karısı Yusuf’un giysisini tutarak, ‘Benimle yat’ dedi. Ama Yusuf giysisini onun elinde bırakıp evden dışarı kaçtı. 13Kadın Yusuf’un giysilerini bırakıp kaçtığını görünce, 14uşaklarını çağırdı. ‘Bakın şuna!’ dedi, ‘Kocamın getirdiği bu İbrani bizi rezil etti. Yanıma geldi, benimle yatmak istedi. Ben de bağırdım. 15Bağırdığımı duyunca giysisini yanımda bırakıp dışarı kaçtı.’
16Efendisi eve gelinceye kadar Yusuf’un giysisini yanında alıkoydu. 17Ona da aynı şeyleri anlattı: ‘Buraya getirdiğin İbrani köle yanıma gelip beni aşağılamak istedi. Ama ben bağırınca giysisini yanımda bırakıp kaçtı.’ 18Ama ben bağırınca giysisini yanımda bırakıp kaçtı.’ 19Karısının, ‘Kölen bana böyle yaptı’ diyerek anlattıklarını duyunca, Yusuf’un efendisinin öfkesi tepesine çıktı. 20Yusuf’u yakalayıp zindana, kralın tutsaklarının bağlı olduğu yere attı. Ama Yusuf zindandayken, 21RAB onun ile birlikteydi. Ona iyilik etti. Zindancıbaşı Yusuf’tan hoşnut kaldı. 22Bütün tutsakların yönetimini ona verdi. Zindanda olup biten her şeyden Yusuf sorumluydu. 23Zindancıbaşı Yusuf’un sorumlu olduğu işler ile hiç ilgilenmezdi. Çünkü RAB Yusuf ile birlikteydi ve yaptığı her işte onu başarılı kılıyordu.
Böylece Yakup’un oğlu Yusuf’un öyküsü başlar. Bugün gördüklerimizi şu ifade ile özetleyebiliriz: Yusuf doğruluğu sevdi ve kötülükten nefret etti. Günahın geçici zevklerinin tadını çıkartmaktansa, zindanda acı çekecekti. Efendisinin karısı onun kendisi ile yatmasını istediği zaman, Yusuf’un onu reddetmesinin ve ona ‘Nasıl böyle bir kötülük yapar ve Tanrı’ya karşı günah işlerim?’ diyerek karşılık vermesinin nedeni buydu.
Yusuf, hem Tanrı’ya hem de günaha hizmet edemeyeceğini biliyordu. Yusuf, yüreğini Tanrı’ya sunmuştu. Bu nedenle doğruluğu seviyor ve kötülükten nefret ediyordu. Büyükbabası İbrahim gibi Yusuf da Tanrı’nın, Adem’in soyunun günahları uğruna ölmek için dünyaya gelecek olan Kurtarıcı ile ilgili vermiş olduğu vaatlere inandı. Tanrı, Yusuf’u doğru saydı, çünkü Yusuf Tanrı’nın sözüne inandı. Tanrı, Yusuf iman ettiği için onun günahlarını bağışladı ve onun yüreğini günahı yenmek ve kötü bir dünyada doğru bir yaşam sürdürebilmek için gerekli olan arzu ve güç ile doldurdu.
Tanrı, Yusuf ile “yürüdü”, çünkü Yusuf Tanrı ile “yürüdü”. Yusuf günahtan keyif alamadı, çünkü yüreği Tanrı’ya aitti. Tanrı’ya yüreği ile inanan ve tapınan kişi, Tanrı’nın sevdiğini sevecek ve Tanrı’nın nefret ettiğinden nefret edecektir. Kutsal Yazılar bu konuda şunları yazar:
“Hiç kimse iki efendiye kulluk edemez. Ya birinden nefret edip öbürünü sever, ya da birine bağlanıp öbürünü hor görür.” (Matta 6:24) “Çünkü doğruluk ile fesadın, ışık ile karanlığın ne paydaşlığı olabilir?” (2.Korintliler 6:14) “Tanrı ışıktır; O’nda hiç karanlık yoktur. O’nun ile paydaşlığımız var deyip de karanlıkta yürürsek, yalan söylemiş, gerçeğe uymamış oluruz.” (1.Yuhanna 1:5, 6)
Tanrı’ya gerçekten ait olan kişiler, Tanrı Sözü’ne inanırlar ve bu Söz’e itaat etmek isterler. Ama Tanrı’ya ait olmayanlar günah tarafından kontrol edilirler. Bu kişiler, dinin dış şekline sahip olabilirler, ama düşüncelerini, yüreklerinin niyetlerini, sözlerini ve yaptıkları işleri günah kontrol eder. Günahı yenmeye niyetlenebilirler, ama bunu yapacak güçleri yoktur, çünkü günah onlardan daha güçlüdür. Yüreklerinde, Tanrı’nın O’nun Sözü’ne inanan ve O’nun ön gördüğü kurtuluş yolu kabul eden herkese verdiği Tanrı’nın Kutsal Ruhu’nun gücüne sahip değildirler.
Bugün bizi dinleyen sevgili dostlarımız, Tanrı, Gücü aracılığı ile yüreğinizi yeniledi mi? Yüreğinizi tüm günahtan temizleme gücüne sahip olan Kurtarıcı ile ilgili İyi Haber’i kabul ettiniz mi? Yoksa hala günahın egemenliği altında mı yaşıyorsunuz? Kutsal Yazılar şöyle der: “Tanrı’ya yaklaşın, O da size yaklaşacaktır. Ey günahkarlar, ellerinizi günahtan temizleyin. Ey kararsızlar yüreklerinizi paklayın..Rab’bin önünde kendinizi alçaltın, sizi yüceltecektir.” (Yakup 4:8, 10)
Dostlar, dinlediğiniz için teşekkür ederiz. Bir sonraki dersimizde Tanrı’nın isteği ile Yusuf’un öyküsüne devam edeceğiz ve onun zindandan nasıl çıktığını ve tüm Mısır ülkesi üzerinde nasıl egemen konuma yükseltildiğini göreceğiz.
Kutsal Yazılar üzerinde bulunan şu ayet üzerinde düşünürken Tanrı sizi bereketlesin:
“Tanrı ışıktır; O’nda hiç karanlık yoktur. O’nun ile paydaşlığımız var deyip de karanlıkta yürürsek, yalan söylemiş ve gerçeğe uymamış oluruz.” (1.Yuhanna 1:5, 6)