Dinleyici dostlar, size esenlik olsun.
Ön gördüğü doğruluk yolunu herkesin anlamasını ve bu yola boyun eğmesini isteyen ve O’nun ile sonsuza kadar gerçek esenliğe sahip olmasını arzulayan senlik Rabbi, Tanrı’nın adı ile sizleri selamlıyoruz. Doğruluk Yolu programınızı sunmak üzere bugün tekrar sizler ile beraber olabildiğimiz için mutluyuz.
Tevrat’taki çalışmalarımızda Tanrı’nın peygamberi İbrahim hakkındaki pek çok harika ve önemli öyküyü açıklamıştık. Bugün İbrahim’in yaşamındaki en önemli derse gelmiş bulunuyoruz: “Tabaski” (İbrahim’in kurbanı) olarak anılan gerçek öykü ve anlamı. (Tabaski: Wolof ve diğer bazı Afrika dillerinde bilinen bir sözcük – bir fiil olarak: bayram gününde bir koç kurban etmek; bir isim olarak: İbrahim’in oğlunu kurban edişinin anısına kutlanan Müslüman “İd el-Adha” bayramı)
Son dersimizde, Tanrı’nın uzun zaman önce vermiş olduğu vaadi yerine getirerek yaşları hayli ilerlemiş olan İbrahim ve Sara’ya nasıl bir çocuk verdiğini öğrendik. Oğullarının adı İshak’tı. Tanrı, İbrahim’e İshak’ın soyu aracılığı ile dünyadaki tüm ulusların bereketleneceği yeni bir ulus yapacağını vaat etmişti. Aynı zamanda İsmail ve annesi Hacer’in nasıl İbrahim’in evinden ayrıldıklarını ve yaşamak için Mısır ülkesine gittiklerini gördük. Böylece evde yalnızca Tanrı’nın vaadine uygun olarak doğmuş olan İshak kaldı.
Tanrı bir gün İbrahim’den çok şaşırtıcı ve zor bir şey yapmasını istedi. Tevrat’ta, Yaratılış kitabının yirmi ikinci bölümünde yer alan ayetler şöyle der:
(Yaratılış 22) 1 Daha sonra Tanrı İbrahim’i denedi. “İbrahim!” diye seslendi. İbrahim, “Buradayım” dedi. .2Tanrı,”İshak’ı, sevdiğin biricik oğlunu al, Moriya bölgesine git” dedi, “Orada sana göstereceğim bir dağda oğlunu yakmalık sunu olarak sun.”
Nasıl!? Tanrı İbrahim’den ne istiyordu? İbrahim’e, biricik oğlunu uzaktaki bir dağa götürmesini ve yamalık sunu olarak kurban etmesini buyuruyordu! Böyle bir şey nasıl mümkün olabilirdi? İbrahim Tanrı’nın,kendisine vaat etmiş olduğu bu oğul için tam yirmi beş yıl beklemişti ve Tanrı şimdi ona, oğlunu bir kurban olarak öldürmesini söylüyordu! İbrahim Tanrı’nın isteğine nasıl karşılık verdi? Kabul edilmeleri zor olduğu için Tanrı’nın bu sözlerine karşı geldi mi? Kutsal Yazılar bu konu hakkında şunları yazar:
(Yaratılış 22) 3 İbrahim sabah erkenden kalktı, eşeğine palan vurdu. Yanına uşaklarından ikisini ve oğlu İshak’ı aldı. Yakmalık sunu için odun yardıktan sonra, Tanrı’nın kendisine belirttiği yere doğru yola çıktı.
İbrahim, oğlu ve iki uşağı üç gün boyunca, Tanrı’nın belirtmiş olduğu dağa doğru yürüdüler, yürüdüler, yürüdüler. Biricik oğlunu öldüreceği ve yakacağı o korkunç yere yaklaşırken İbrahim’in yüreği parçalanmak üzereydi! Bugün bu öyküyü okumakta olan bizler elbette Tanrı’nın İbrahim’i yalnızca denemekte olduğunu biliyoruz, ama İbrahim bunu bilmiyordu! Tanrı’nın ondan istediği, çok acı veren korkunç bir denemeydi!
Bu konuda Kutsal Yazılar şöyle der:
(Yaratılış 22) 4Üçüncü gün gideceği yeri uzaktan gördü. 5Uşaklarına, ‘Siz burada, eşeğin yanında kalın’ dedi, Tapınmak için oğlum ile birlikte oraya gidip döneceğiz.’ 6Yakmalık sunu için yardığı odunları oğlu İshak’a yükledi. Ateşi ve bıçağı kendisi aldı. 7Birlikte giderlerken İshak, İbrahim’e, ‘Baba!’ dedi. İbrahim, ‘Evet oğlum!’ diye yanıtladı. İshak, ‘Ateş ile odun burada, ama yakmalık sunu kuzusu nerede?’ diye sordu. 8İbrahim, ‘Oğlum, yakmalık sunu için kuzuyu Tanrı kendisi sağlayacak’ dedi. İkisi birlikte yürümeye devam ettiler.
9Tanrı’nın kendisine belirttiği yere gelince İbrahim bir sunak yaptı, üzerine odun dizdi. Oğlu İshak’ı bağlayıp sunaktaki odunların üzerine yatırdı.10 Onu boğazlamak için uzanıp bıçağı aldı. 11Ama RAB’bin meleği göklerden, ‘İbrahim! İbrahim!’ diye seslendi. İbrahim, ‘İşte buradayım!’ diye karşılık verdi. 12Melek,’Çocuğa dokunma’ dedi, ‘Ona hiç bir şey yapma. Şimdi Tanrı’dan korktuğunu anladım, biricik oğlunu benden esirgemedin.’ 13İbrahim çevresine bakınca, boynuzları sık çalılara takılmış bir koç gördü. Gidip koçu getirdi. Oğlunun yerine onu yakmalık sunu olarak sundu. 14Oraya ‘Rab sağlar!’ adını verdi. ‘Rab’bin dağında sağlanacaktır’ sözü bu yüzden bugün de söyleniyor.
Bu öykü çok önemlidir ve daha fazla açıklamayı hak eder. İbrahim’in kurbanının öyküsü, üç bölümden oluşur: tarihi, sembolik ve peygamberlik. Başka bir deyişle, İbrahim’in kurbanını anlamak için üç şey anlamamız gerekir: 1) Ne oldu? 2) Kurban neyi sembolize etti? 3) Gerçekleşmek üzere olan olay ile ilgili İbrahim hangi peygamberlikte bulundu?
Tarihi yön ile ilgili olarak bugün Tanrı’nın nasıl İbrahim’i denediğini ve kurbanlık koç aracılığı ile oğlunu ölümden nasıl kurtardığını okuduk. Bu olay dört bin yıl önce bugün Yeruşalim’in bulunduğu yerde oldu. Bu, İbrahim’in kurbanı hakkındaki öykünün kısa bir anlatım ile veriliş olan “tarihi” yanıdır.
Öykünün sembolik yanı ile ilgili olarak Tanrı Sözü bize hepimizin İbrahim’in oğlu gibi olduğumuzu söyler. Tanrı’nın, adaleti nedeni ile İbrahim’in oğlunu ölüm ile yargıladığını okuduk. Bizler hepimiz mahkum edilmiş günahkarlarız ve Tanrı’nın yargısını hak ediyoruz. Ama aynı zamanda Tanrı’nın lütfederek İbrahim’in oğlunu ölümden nasıl kurtardığını da okuduk. Benzer şekilde Tanrı, lütfu aracılığı ile kurtulmamız için bize bir kurban sağlayarak yardımımıza gelmiştir. Bu kurtuluş yolu nedir? İbrahim’in kurbanı öyküsü, bize Tanrı tarafından hazırlanmış olan kurtuluş yolunun, Mükemmel Kurban olduğunu öğretir.
Bugün işlediğimiz öyküde, Tanrı’nın İbrahim’in oğlunun yerine ölmek üzere nasıl bir koç (koyun) tedarik ettiğini gördük. Koyunun yalnızca boynuzları çalılara takılıydı; koyunun derisi yırtılmamıştı. Eğer bu koyunun tek bir kusuru olsaydı, sunakta İbrahim’in oğlunun yerine geçemezdi. Ama Tanrı’nın sağladığı kurban, kusuru olmayan mükemmel bir koyundu. Tevrat’ın ilk bölümlerindeki çalışmamız sırasında Tanrı’nın ön gördüğü kurtuluş yolunu öğrendik. Bu yolun ne olduğunu hatırlıyor musunuz? Adem ve Havva günah işledikten sonra, günahın ücreti ölüm olduğu için Tanrı, kan dökülmeden günah bağışlaması olamayacağını buyurdu. Böylece, günahlarının bağışlanmasını isteyen herkesten kusursuz bir hayvan alması, onu boğazlaması ve Tanrı’ya bir yakmalık sunu olarak takdim etmesi talep edildi. Masum hayvanın suçlu kişinin yerine geçerek ölmesi gerekiyordu. Tanrı’nın, Adem’in oğullarının günahlarını adaletinden ödün vermeksizin bağışlayabilmesi için uygun olan tek yol buydu.
Hatırlamamız gereken bir başka nokta da şudur: Kutsal Yazılar, sunulan hayvan kurbanlarının “gelecek olanın sadece sembolü olduklarını; gelecek iyi şeylerin aslı değil, gölgesi olduklarını” söylerler. (İbraniler 10:1, 4) Hayvanların kanı günahın bedelini ödeyemez, çünkü hayvanların ve insanların değeri farklıdır. Böylece sunakta İbrahim’in oğlunun yerini alan koyunun daha büyük, daha mükemmel bir kurbanın bir örneği olduğunu öğreniriz. Tanrı’nın Sözü bize İbrahim’in oğlunun yerini alan koyunun, Tanrı’nın O’na inanan herkesi bağışlayabilmesi için dünyaya gelecek ve tüm günahkarlar için ölecek olan kutsal Kurtarıcı’nın bir sembolüydü. İbrahim’in kurban ettiği koyunun sembolize ettiği gerçek kısaca buydu. Bu öyküde, kurban edilen bu koyun, Tanrı’nın, günahkarları, adil Yargısından kurtarmak için dünyaya göndermeyi vaat ettiği Kurtarıcı’nın bir örneğidir!
Öykünün peygamberlik yanı ile ilgili olarak, size şu soruyu yöneltelim: İbrahim’in dağa tırmanırken, oğluna ne söylediğini hatırlıyor musunuz? Ona şöyle dedi: “Yakmalık sunu için kuzuyu Tanrı kendisi sağlayacak.” İbrahim’in koçu boğazladıktan ve onu oğlunun yerine yaktıktan sonra ne dediğini hatırlıyor musunuz? Kurbanı sunduğu yere, “Rab sağlayacak” adını verdi. Ve Tevrat’ı yazan peygamber Musa, sözlerine şunları ekler: “’Rabbin dağında sağlanacaktır’ sözü bu yüzden bugün de söyleniyor.” Dağdaki yere bu adın verilmesinin nedeni, neydi? İbrahim peygamber, neden, ‘Rab sağlayacak” dedi? Neden, “Tanrı’ya övgüler olsun! Rab bir kurban sağladı! “demedi? Dostlar, bu sorduğumuz soru, çok büyük bir öneme sahiptir, çünkü yanıtı, hepimizin anlaması ve inanması gereken Tanrı Sözü’nün İyi Haberi’ni içerir!
İbrahim bu yere neden “Tanrı sağlayacaktır” adını verdi? Nedeni şudur: İbrahim, koyunun, sunakta oğlunun yerini almış olduğu bu aynı dağlarda gerçekleşecek olan bir olayı duyuruyordu. Kısaca, İbrahim şunu ilan ediyordu: “Tanrı’yı övüyorum, çünkü sunakta oğlumun yerini alması için bir koyun tedarik etti. Ancak yine de size şunu söylüyorum: Bir gün bu aynı dağda Tanrı oğlumu bugün bıçak ve ateşten kurtaran koçtan çok daha büyük olacak olan bir başka kurban sağlayacaktır. Evet, Tanrı’nın sağlayacağı Kurban, Adem’in çocuklarını tükenmez ateşteki sonsuz ölümden kurtarma gücüne sahip olacaktı. Tanrı O’na inanan hiç kimsenin mahvolmaması için, yeryüzüne suçlunun yerine masum bir kurban olarak ölecek olan kutsal bir Kurtarıcı gönderecekti. “ İbrahim, “Yakmalık sunu için kuzuyu Tanrı’nın kendisi sağlayacak” derken, işte Tanrı’nın tüm insanlar için sunduğu bu İyi Haber’i duyuruyordu.
Bugün, İbrahim’in kurbanı öyküsüne son vermeden önce, her birimizin bilmesi gereken şudur: İbrahim’in, günahkarlar için bir kurban sağlayacağına ilişkin peygamberliğinden yaklaşık iki bin yıl sonra Tanrı, İbrahim’in peygamberliğini yerine getirdi. Bugün bu konuda fazla bir şey söyleyemeyiz, ama Müjde’yi (İncil’i) bilen sizler, Kurtarıcı’nın öyküsünü biliyorsunuz. O’nun, aynı Tanrı’nın daha önceden vaat etmiş olduğu gibi, İbrahim ve İshak’ın aile soyuna ait olan bakire bir kadından dünyaya geldiğinden haberdarsınızdır. Günahkarların yerine geçerek ölecek olan Kurtarıcı’nın yersel bir babası yoktu. O, gökyüzünden geldi ve bu nedenle, Adem’in günahkar doğasını miras almadı. O’nun günahı yoktu; kusursuzdu. Bu nedenle, Adem’in suçlu çocuklarının yerine geçerek Mükemmel Kurban olarak ölmeye layıktı. Müjde’ye geldiğimiz zaman, Kurtarıcı’nın adının Yeşu olduğunu öğreneceğiz. Yeşu adı, “Tanrı kurtarır” anlamına gelir. Bazı kişiler, Yeşu yerine “İsa” derler. (bu konuda daha fazla bilgi için ders 61’e bakın)
Müjde Yazılarına (İncil) geldiğimiz zaman, orada Tanrı’nın Kurtarıcı İsa’nın yolunu hazırlaması için gönderdiği Yahya (Kuran’da da Yahya olarak geçer) adlı bir peygamber olduğunu okuyacağız. Yahya, bir gün İsa’nın, kendisine doğru geldiğini gördü ve şöyle dedi: “İşte! Dünyanın günahını ortadan kaldıran Tanrı Kuzusu!” (Yuhanna 1:29) Yahya peygamber, İsa’yı neden “Tanrı’nın Kuzusu” olarak adlandırdı? Çünkü İsa, günahı ortadan kaldıran bir kurban olarak Kanını dökmek için doğdu. İbrahim’in oğlunun yerine ölen koyun gibi, Kurtarıcı, Adem soyundaki herkes için ölmek üzere geldi. İsa, İbrahim’in “Yakmalık sunu için kuzuyu Tanrı’nın kendisi sağlayacak” sözleri ile peygamberlikte bulunduğu mükemmel ve son Kurban’dır.
Müjde’de, İsa’nın nasıl gönüllü olarak Kendisini düşmanlarına teslim ettiğini ve düşmanlarının O’nu nasıl bir çarmıha çivilediklerini okuyacağız. Tanrı’nın sağlamış olduğu Kurtarıcı İsa, İbrahim’in kurbanlık koyununun hem peygamberliğe özgü, hem de sembolik anlamını yerine getirdi. İsa’nın ölmeden önce, “Tamamlandı!” diye bağırmasının nedeni budur. (Yuhanna 19:30) (Wolof dilinde: “Her şey tamam/mükemmel!”) Ve üç gün sonra Tanrı Kurtarıcı’yı ölümden dirilterek O’nun mükemmelliğini ve gücünü onayladı! İsa, İbrahim’in kurbanının anlamını kusursuz olarak yerine getiren Kişi’dir. Ve İsa’nın, günahkarların yerine geçerek öldüğü bölgenin İbrahim’in, oğlu yerine koyunu boğazladığı aynı dağlarda bulunduğunu biliyor muydunuz? Bu iki kurbanın hangi bölgede öldüklerini biliyor musunuz? Evet, bu bölgenin adı Yeruşalim’dir.
Sevgili dostlar, kim olursanız olun, nerede bulunursanız bulunun, Tanrı size, yanlış düşüncelerinizden ve yararsız işlerinizden dönmenizi ve tüm umudunuzu O’nun sağlamış olduğu mükemmel ve son kurbana bağlamanızı buyuruyor. Çünkü Kutsal Yazılar şöyle der: “Bizler günah karşısında ölelim, doğruluk uğruna yaşayalım diye, (Kurtarıcı İsa) günahlarımızı çarmıhta kendi bedeninde yüklendi. O’nun yaraları ile şifa buldunuz.” (1.Petrus 2:24) Bugün, İbrahim’in oğlunun tanrı’nın kendisi için sağlamış olduğu kurbanı kabul ettiğini gördük. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Tanrı’nın sizin için sağlamış olduğu Kurbanı kabul ettiniz mi?
Dinlediğiniz için teşekkür ederiz…İbrahim’in Moriya Dağında söylemiş olduğu şu sözler hakkında düşünürken Tanrı sizi bereketlesin,
“Kuzu’yu Tanrının kendisi sağlayacak..Rabbin dağında sağlanacaktır!” (Yaratılış 22:8, 14)