Dinleyici dostlarımız, size esenlik olsun. Sizi, ön gördüğü doğruluk yolunu herkesin anlamasını ve bu yola boyun eğmesini ve O’nun ile sonsuza kadar gerçek esenliğe sahip olmanızı isteyen esenlik Rabbi Tanrı’nın adı ile selamlıyoruz. Bugün Doğruluk Yolu adlı programınızı sunmak üzere tekrar bir arada olabildiğimiz için mutluyuz.
Bu programlarda, bir bir Tanrı’nın peygamberlerinin öykülerini anlatacağız. Aynı zamanda peygamberlerin yazdıkları Kutsal Yazıları incelemeyi de planlıyoruz. Bu Kutsal Yazılar insanların O’nun önünde doğru sayılabilmeleri için Tanrı’nın buyurduğu doğruluk yolunu ilan ederler.
İlk programımızda, peygamberlerin Yazıları hakkında konuştuk. Kutsal Yazıları yazan pek çok peygamber olduğunu öğrendik, ama yalnızca tek bir Yazar vardır: Bu Yazar, Tanrı’dır. Son dersimizde, sizi önemli bir düşünce ile baş başa bıraktık. Bu düşünce şuydu: Tanrı konuştu! Tanrı, insanlığa peygamberler aracılığı ile konuştu ve O, her birimizin O’nu dinlememiz istiyor. Tanrı, bize peygamberlerin Yazıları aracılığı ile konuşmak istiyor. Tanrı asla değişmez, Sözü de öyle. Tanrı, her kuşakta Sözü’nü korumuştur. “Kutsal Yazı geçerliliğini yitirmez.” (Yuhanna 10:35) “Dünya da dünyasal tutkular da geçer, ama Tanrı’nın Sözü sonsuz dek yaşar.” (1.Yuhanna 2:17; 1.Petrus 1:25) Kutsal Yazıların söylediği budur.
Bugün, Kutsal Yazılardaki ilk kısma başlayacağız. Bu kısım Tevrat (ya da Eski Antlaşma’nın ilk beş kitabı) olarak adlandırılır. Tanrı, bu itabı adı Musa olan bir adamın zihnine yerleştirdi. Tanrı Musa’ya ne yazacağını söyledi ve Musa da Tanrı’nın söylediğini yazdı. Musa’nın zamanından bu yana yaklaşık üç bin beş yüz yıl geçti. Tevrat beş kitaptan ya da beş bölümden oluşur. Birinci bölüm, Yaratılış (Wolof dilinde Başlangıç olarak bilinir. ) Yaratılış kitabında eli bölüm bulunur. İlk kitap Yaratılış (Başlangıç) olarak adlandırılır, çünkü bu kitap bize başlangıçta neler olduğunu anlatır.
Tevrat’ın ilk kitabını çok iyi bilmemiz bizim için çok önemlidir, çünkü bu kitap Tanrı’nın atığı bir temeldir, öyle ki daha sonraki peygamberlerin diğer kitaplarında Tanrı’nın ne söylediğini anlayabilelim. Bu kitabı çalışırken, pek çok önemli gerçek hakkındaki bilgimizi derinleştireceğiz. Tanrı ve O’nun nasıl biri olduğu hakkında bilgi edineceğiz. Melekler ve Şeytan, gökler ve yeryüzü, hayvanlar ve insan hakkında çalışmalar yapacağız. Günahın dünyaya nasıl girdiğini ve kendisi ile birlikte dünyaya nasıl büyük yıkım ve acı getirdiğini göreceğiz. Ancak yine de aynı zamanda günahkarların Tanrı’ya dönebilmeleri ve O’nun ile harika bir ilişkiye sahip olabilmeleri için Rab Tanrı’nın sağladığı kurtuluş yolunu da özenli bir şekilde inceleyeceğiz. İlk öykülerde, ilk insanları, ilk günahı ve ilk katili göreceğiz. İlk sahte dinleri, ilk peygamberleri ve ilk ulusları okuyacağız. Adem ve Havva, Kayin ve Habil, Nuh ve tufan, Tanrı’nın peygamberi İbrahim ve İbrahim’in neden Tanrı’nın dostu olarak adlandırıldığını anlatan öykülere bakacağız. İsmail ve İshak’ı, Esav ve Yakup’u, Yusuf’u ve kötü kardeşlerini göreceğiz. Tevrat’ın ilk kitabı tüm bunları ve bunlardan daha da fazlasını içerir.
Dostlarımız, bu nedenle şimdi sizden programı özenle dinlemenizi istiyoruz, çünkü peygamberlerin Kutsal Yazılarını kronolojik olarak inceleme zamanımız başlıyor. Tevrat’ın ilk kitabının birinci bölümünün ilk ayetinde şu cümleyi okuruz: “Başlangıçta Tanrı yeri ve göğü yarattı.” (Yaratılış 1:1) Dersimize, Kutsal Yazılarda başlamamız gereken yer burasıdır, çünkü Tanrı’nın Kendisinin kitabına başladığı yer burasıdır: “Başlangıçta Tanrı yeri ve göğü yarattı.”
Bu ayette, üzerinde düşünmemiz gereken bir konu mevcuttur. Tanrı, yeri ve göğü yaratmadan önce ne vardı? Dünya var olmadan önce ne vardı? Kutsal Yazılar bize Tanrı’nın dışında hiç bir ��������������������eyin var olmadığını gösterirler. Ayet bu nedenle, “Başlangıçta Tanrı…” cümlesi ile başlar. Görebildiğimiz ve dokunabildiğimiz her şey bir başlangıca sahiptir. Böylece, çok çok uzun zaman önce, yerin, göğün, okyanusların ve ağaçların bulunmadığı bir zaman vardı. Başlangıçta tanrı yeri ve göğü yaratmadan önce, güneş, ay ve yıldızlar yoktu. Başlangıçta, insanlar ya da melekler yoktu. Bugün bizim bildiğimiz hiç bir şeyin var olmadığı bir zaman vardı – Tanrı’nın dışında hiç bir şeyin var olmadığı bir zaman.
Kutsal Yazıların ilk kitabının ilk ayetinde, “Başlangıçta Tanrı yeri ve göğü yarattı” cümlesini okumamızın nedeni budur. Kutsal Yazılar şöyle demezler: “Başlangıçta Tanrı ve melekler” ya da “Başlangıçta Tanrı ve insanlar” hayır, Kutsal Yazılar bize yalnızca şöyle der: “Başlangıçta Tanrı..” Başlangıçta, henüz hiç bir şey var olmadığında, melekler ya da insanlar var olmadan önce..yaşayan yalnızca tek Biri vardı. Bu biri, Tanrı’dır!
Dünyamızda bazı kişiler şöyle der: “Tanrı’yı göremiyorum, bu yüzden Tanrı yoktur.” Tanrı’nın var olduğunu inkar eden bu kişilere birkaç soru sormak isteriz. Hiç, bir atom gördünüz mü? Ya da içinize çektiğiniz oksijeni? Rüzgarı gördünüz mü? Rüzgarı göremezsiniz, ama yine de rüzgarın var olduğunu bilirsiniz, çünkü rüzgarın yaptıklarını görebilirsiniz. Rüzgarın hareket ettirdiği ağaçları görebilirsiniz, ama rüzgarın kendisini hiç kimse göremez. Rüzgarı elinizde tutamazsınız, ama onun serinletici esintisini hissedebilirsiniz. Aynı durum Tanrı için de geçerlidir. Tanrı’yı göremeyiz, çünkü Tanrı insan gözü ile görülemez. Ama yine de, Tanrı’nın var olduğunu biliriz, çünkü Tanrı’nın yarattıklarını görürüz. Kutsal Yazılar şöyle der: “Tanrı’nın görünmeyen nitelikleri – sonsuz gücü ve Tanrılığı – dünya yaratılalı beri O’nun yaptıkları ile anlaşılmakta, açıkça görülmektedir. Bu nedenle, özürleri yoktur.” (Romalılar 1:20)
Tevrat’ın ilk ayetinden öğrenebileceğimiz bir başka konu ise şudur: Tanrı’nın başlangıcı yoktur. Tanrı, başlangıçta yaratılmadı. Tanrı, Sonsuzluğun Rabbi’dir. Burada yeryüzünde bildiğimiz ve gördüğümüz her şey bir başlangıca sahipti. Ama Tanrı’nın başlangıcı yoktu. O’nun orijini yoktur. O’nun eşi benzeri yoktur. Başlangıçta var olan yalnız O’ydu. O’nu hiç kimse dünyaya getirmedi. O’nu hiç kimse yaratmadı ve O Kendini yaratmadı. Kutsal Yazılarda, “Başlangıçta Tanrı “cümlesinin okumamızın nedeni budur. Yalnızca O’nun başlangıcı yoktur. O, her zaman var Olan ve sonsuza kadar Yaşayan’dır. O’nun adı Rab’dir (Wolof dilinde: Sonsuz Olan) O, bugün nasılsa, dün de aynıydı. Dün nasılsa, O, sonsuza kadar yine aynı olacak. Tanrı asla değişmez.
“Başlangıçta Tanrı yeri ve göğü yarattı” diyen bu ayetten öğrenebileceğimiz bir başka şey daha vardır; o da şudur: Tanrı büyüktür! Her şeyi yaratan Tanrı, her şeyden ve herkesten daha büyüktür. O, Yaratılışın Rabbidir. Gerçekten tüm yüreğimiz ile “Allahü Ekber” (Arapça: Tanrı daha büyüktür!) diye ilan edebiliriz. Tanrı büyüktür. Eşi benzeri yoktur. Tanrı, dünyadaki her şeyden, okyanustan, rüzgardan, güneşten ve yıldızlardan daha büyüktür. Tüm ruhlardan ve insanlardan daha bilge ve daha güçlüdür. O, sonsuza kadar yüceliğe layıktır! Nasıl bir evi inşa eden kişi, o evden daha önemliyse, Tanrı da her şeyden üstündür, çünkü her şeyi O yarattı. Tanrı büyüktür! O, Kendi gücü aracılığı ile yaşar. Hiç bir şeye bağımlı değildir. Hiç kimseye bağımlı değildir. Tanrı her şeyden daha büyüktür. O’nun hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. Hiç kimseye ihtiyacı yoktur. O, En Yüce Olan’dır!
Biz insanların ihtiyaçları pek çoktur. Her gün soluk almamız, uyumamız, yememiz ve içmemiz gerekir. Güneşe, yağmura, yiyecek ve suya, giysilere ve içinde yaşayacağımız bir eve, babaya ve anneye, dostlara ve paraya ve daha başka pek çok şeye ihtiyaç duyarız. İhtiyaçlarımız ne kadar da çoktur! Ancak, her şeyi yaratan Tanrı’nın hiç bir şeye ihtiyacı yoktur. O, acıkmaz ve susamaz. Hiç bir zaman yorulmaz. İnsanlar gibi bir bedene sahip değildir. O’nun sınırları yoktur. O’nun sonu yoktur. O, Sonsuz Tanrı’dır. O, Her Şeye Gücü Yeten’dir.
Şimdi önemli bir soru ile karşı karşıyayız. Eğer Tanrı bir insan gibi değilse ve bizlerinki gibi bir bedeni yoksa, Tanrı nasıldır? Kutsal yazılar bu soruya çok açık bir yanıt ile karşılık verirler. Ayet şöyle der: “Tanrı ruhtur. Ve O’na tapınanlar ruhta ve gerçekte tapınmalıdırlar.” (Yuhanna 4:24) Tanrı nasıldır? Tanrı, ruhtur. İnsan beden ve ruhtur, ama Tanrı yalnızca ruhtur. Tanrı’nın Ruhu’nun hiçbir sınırı yoktur. O, her yerdedir. Tanrı, her şeyin ve herkesin üstündedir. O, her şeyi doldurur. Her şeyi görür. Tanrı için gece ve gündüz aynıdır. Eğer odanızda saklanıyorsanız, Tanrı oradadır ve sizi görür. Tanrı her şeyi bilir. O, düşüncelerinizi ve yüreğinizin niyetlerini bilir. Tanrı büyüktür!
O zaman Tanrı nasıl Biri’dir? Belki bugün incelediğimiz konuları şu şekilde özetleyebiliriz: Tanrı hiç kimseye benzemez. Tanrı Tanrı’dır ve eşi ve benzeri yoktur. Doğruluk Yolu programınızın gelecekteki derslerinde Tanrı’nın karakteri hakkındaki anlayışımızı çoğaltacağız. Kutsal Yazılarda Tanrı’nın yüzlerce ve yüzlerce ismi vardır. O, Rab’dir. En Yüce Olan. Her Şeye Gücü Yeten. Yaratıcı. Yaşam Önderi. Işık. Adil Olan. Kutsal Olan. Merhametli Olan. Sevgi Tanrısı. O, diri ve gerçek Tanrı’dır!
Başlangıçta yeri ve göğü yaratan Tanrı, gerçekten Büyük Olan’dır. Kutsal Yazılar O’nun hakkında şöyle yazar:
“Tanrı’nın zenginliği ne büyük, bilgeliği ve bilgisi ne derindir! O’nun yargıları ne denli akıl ermez, yolları ne denli anlaşılmazdır! Her şeyin kaynağı O’dur; her şey O’nun aracılığı ile ve O’nun için var oldu. O’na sonsuza dek yücelik olsun! Amin.” (Romalılar 11:33, 36) “Mübarek ve tek Hükümdar, kralların Kralı, rablerin Rabbi, ölümsüzlüğün tek sahibi, yaklaşılmaz ışıkta yaşayan, hiç bir insanın görmediği ve göremeyeceği Tanrı! Onur ve kudret sonsuza dek O’nun olsun! Amin.” (1.Timoteos 6:15, 16)
Bir başka bölümde, Tanrı’nın peygamberi Musa, Tanrı’yı güzel bir şarkının şu sözleri ile över: “Her Şeye Gücü Yeten Rab Tanrı, Senin işlerin büyük ve şaşılası işlerdir. Ey ulusların Kralı, Senin yolların doğru ve adildir. Ya Rab, senden kim korkmaz? Adını kim yüceltmez? Çünkü kutsal Olan yalnız sensin.” (Vahiy 15:3, 4) Tanrı’nın büyüklüğü sınırsızdır! “Başlangıçta Tanrı!” cümlesinin Tanrı Sözü’nün ilk ayeti olarak bize öğrettiği budur.
Evet dostlar, bugün işittiğimiz gerçeği zihinlerimizde koruyalım: “Başlangıçta Tanrı” Başlangıçta yalnızca Tanrı vardı ve bu nedenle yalnızca Tanrı öbür dünyada ne olacağı hakkındaki gerçeği bize açıklayabilir. Ve yalnızca Tanrı Kendisi hakkındaki gerçeği bize açıklayabilir.
Evet, bazı kişilerin şöyle dediklerini biliyoruz: “Tanrı’yı ya da öbür dünyada ne olacağını hiç kimse bilemez!” ama her şeye rağmen Peygamberlerin Yazıları bize, Tanrı’yı tanıyabileceğimizi ve sonsuzluğu nerede geçireceğimizi bilebileceğimizi söylerler. Çünkü Tanrı Sözü’nde şunlar yazılıdır:
“Sonsuz yaşama sahip olduğunuzu bilesiniz diye size bunları yazdım!” (1.Yuhanna 5:13, 20) “Tanrı’nın kendisini sevenler için hazırladıklarını hiç bir göz görmedi, hiç bir kulak duymadı, hiç bir insan yüreği kavramadı. Oysa Tanrı Ruh’u aracılığı ile bize bunları açıkladı. Çünkü Ruh her şeyi, Tanrı’nın derin düşüncelerini bile araştırır.” (1.Korintliler 2:9, 10)
Bugün bizi dinlemekte olan sizler, Tanrı’yı kişisel olarak tanıyor musunuz? Yoksa O, sizin için yalnızca uzakta bulunan ve bilinemeyen büyük Yaratıcı mıdır? Sevgili dostlar, Tanrı sizin O’nu tanımanızı ve O’nun ile sonsuza kadar yaşamanızı istiyor! Peygamberlerin Yazıları bize Tanrı ile nasıl harika ve yakın bir ilişkiye sahip olabileceğimizi öğretirler. Ama yine de bizler de Tanrı’nın bize söylediklerine kulaklarımızı, zihinlerimizi ve yüreklerimizi açmalıyız. Tanrı’nın, Kutsal Sözü’nde ne söylediğine kulak verin: “Ey dünyanın dört bucağındakiler! Bana dönün kurtulursunuz. Çünkü Tanrı Ben’im, başkası yok!” (Yeşaya 45:22)
Bugün bizim ile birlikte olduğunuz için teşekkürler. Tanrı isterse, bir sonraki programımızda size çekici gelecek bir konu inceleyeceğiz: melekler ve Şeytan. Meleklerin ve Şeytan’ın nereden geldikleri hakkındaki gerçek öyküyü biliyor musunuz?
Kutsal Yazılarda söylenen şu ayetin üzerinde düşünürken, Tanrı sizi bereketlesin:
“Tanrı ruhtur. O’na tapınanlar da ruhta ve gerçekte tapınmalıdırlar.” (Yuhanna 4:24)